Heba Y. Amin

d. 1980, Kahire, Mısır
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Heba Y. Amin’in Kuşlar Uçarken (2016) isimli filmi, politik gerginlik anlarında görülen saçmalığa bir yanıt veriyor. Film, bir insansız hava aracının geniş çayır ve sulak alanların, Celile’deki yerleşim bölgelerini de içeren bulunmuş görüntüleriyle inşa edilmiş. Filmin müziği Adel Imam’ın Karanlığın Kuşları (1995) isimli, Mısır’da siyasetteki dini ve seküler adayların hikâyelerini anlatan filminden alınıp yeniden düzenlenen diyalog sekanslarını da içeriyor. Filmde kuşların toplandığı veya tek başlarına tünediği sahneler, cemaat ve bireysellik arasındaki modern siyasi gerginliği ve aynı yuvanın kuşlarının bir sürü oluşturup oluşturmadığı sorusunu ifade ediyor.

Kuşlar Uçarken, 2016
Video karesi

Sergilenen işler

Kuşlar Uçarken, 2016
Tek kanallı video, 6’50’’

Sanatçının izniyle
Zilberman Gallery ve Institut für Auslandsbeziehungen’ın destekleriyle sergilenmiştir.

Mark Dion

d. 1961, New Bedford, Massachusetts, ABD
New York, NY, ABD’de yaşıyor

Mark Dion’un yapıtları, bilimsel sergileme geleneklerini sorgular. Estetik, görsel teknikler ve ekoloji veya doğal tarih müzesi geleneklerinden yararlanan Dion, hem araştırmalarında hem de bu araştırmaların sunumunda, bilgi, tarih ve doğal dünyanın insan tarafından inşasını öne çıkarmayı amaçlar. Kent ekosistemleri ile uzun zamandır ilgilenmekte olan Dion, Bienal için hazırladığı çalışmasında kentteki yabani otları ve deniz yaşamını bulup belgelemek için yerel araştırmacılarla, biyologlarla, dalgıçlarla ve sanatçılarla birlikte çalıştı. Suluboya resimler hâlinde kayda geçen ve izleyicinin açıp kapatabildiği, özel olarak yapılmış iki dolapta sergilenen yapıt İstanbul’un belirli bir döneminin biyo-portresi hâline geliyor. Kirlenmiş kent alanları ve çevresinde, yaşamın ayakta kalabilmek için nasıl da kararlı bir direniş sergilediğine işaret eden Dion, yoğun nüfuslu bir kentin ağır koşulları altında gelişen bitki ve hayvan çeşitliliğiyle karmaşık ve zengin bir doğal ortam sunan İstanbul’u çarpık kentleşmenin paradigmatik bir örneği olarak alıyor.

İstanbul’un İnatçı Otları, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

İstanbul’un Dirençli Deniz Yaşamı, 2017
İstanbul’un Dirençli Deniz Yaşamı, 2017 ve İstanbul’un İnatçı Otları, 2017

Ahşap kabine, suluboya resimleri

Burak Dak, Işık Güner, Reysi Kamhi, Dana Sherwood, Jana Weaver, Bryan M. Wilson ile işbirliği içinde

Sanatçı ve Tanya Bonakdar Gallery’nin (New York) izinleriyle
Tansa Mermerci Ekşioğlu’nun desteğiyle üretilmiştir ve sergilenmiştir.

Jonah Freeman & Justin Lowe

d. 1975, Santa Fe, New Mexico, ABD
New York, NY, ABD’de yaşıyor

d. 1976, Dayton, Ohio, ABD
New York, NY, ABD’de yaşıyor

Her toplum, içinde farklı gençlik kültürleri barındırır. Kendilerine özgü eğlencelerinin, sanat tarzlarının, yaptıkları sporların, kullandıkları ürünlerin, konuştukları argonun ve giyim kuşamlarının da gösterdiği gibi, bu kültürlerde sosyal topluluklar ile kendini ifade etme biçimleri birbiriyle sıkı bir ilişki içindedir. Jonah Freeman ve Justin Lowe, Gölgede Senaryo (2015–17) başlıklı projelerinde, kendilerinin kurgulamış olduğu Kaliforniyalı gençlik kültürlerini mimari ve sinemasal bir yaklaşımla sunuyorlar. Altkültürlerin hızla gelişmekte olduğu bir dünyayı, bu kültürlerin yeraltındaki yaşam alanları mizanseni üzerinden yorumluyorlar.

Birden fazla mekâna yayılmış olan bu enstalasyon ve film, fütürist yazar Herman Kahn’ın 1967 tarihli The Year 2000 (2000 Yılı) adlı kitabında tasvir ettiği hayali coğrafyadan yola çıkıyor. Kahn, Kaliforniya kıyılarındaki San Diego ve San Francisco şehirlerinin ileriki bir zamanda birleşmesiyle oluşacak, “San San” adını verdiği yeni bir metropol kurgular.

Gölgede Senaryo, 2015–17, ayrıntı
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Gölgede Senaryo, 2015–17
Karışık teknik enstalasyonu

San San Üçlüsü, 2014–16
Tek kanallı video, 86’00’’

Sanatçılar ve Marlborough Contemporary’nin izinleriyle

Kasia Fudakowski

d. 1985, Londra, Birleşik Krallık
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu söylemek, paradoksal bir basmakalıp gerçeği ifade etmektir. Bu “değişimdeki süreklilik” mefhumu kültürel farklılıkla nasıl ilişkilendirilebilir? Kasia Fudakowski, heykel ağırlıklı yapıtlarında, toplumsal cinsiyet, ulus ve etnik miras tipolojilerini, arketiplerini ve klişelerini oyuncul bir tarzda ortaya koyarken kültür tarihinin paradokslarına başvurur. Bu farklılıkları mizahi ve ustaca bir yaklaşımla hem kullanıp hem de altüst ederek, komşu bireyler, tarihler ve kimlikler arasındaki beklenmedik sürekliliklere ve karşılıklı bağımlılıklara işaret eder. Fudakowski’nin Süreksiz Süreklilik (2017) başlıklı yapıtında farklılık, ortaklığa dönüşür. Enstalasyonda, ‘Cinsiyet Bükücü’ ve ‘(Sıvı) Ev sahibi/sahibesi’ gibi karakterlere gönderme yapan on panel bir ekran ya da ayırıcı bir duvar oluşturacak şekilde bir odanın içinde yan yana getiriliyor. Süreksiz Süreklilik hem değişimdeki bir değişmezliği hem de birbirine bağlı farklı parçaların birlikte –ama yine de uyumsuz– bir şekilde işleyişini ima ediyor.

Süreksiz Süreklilik, 2011–17
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Süreksiz Süreklilik, 2011–17
Karışık teknik enstalasyonu

Sanatçı ve ChertLüdde’nin (Berlin) izinleriyle
Adam Mickiewicz Institute’ın desteğiyle üretilmiştir.
Institut für Auslandsbeziehungen ve British Council’in destekleriyle desteğiyle sergilenmiştir.

Pedro Gómez-Egaña

d. 1976, Bucaramanga, Kolombiya
Bergen, Norveç ve Kopenhag, Danimarka’da yaşıyor

Pedro Goméz-Egaña’nın çalışması, “yeraltı” mekânının bir sınırlanma ve özgürlük yeri olarak ikili anlamını inceliyor. Eşyaların Etki Alanı (2017) adını taşıyan performans odaklı enstalasyonunda Goméz-Egaña, yeraltını bir sığınma ama aynı zamanda yukarıdaki mekâna yaşam veren bir etkinlik ve haz yeri olarak yorumluyor. Şahıslar raylar ve tekerleklerden oluşan bir yapının üzerinde yatıp yavaşça ittiklerinde ve çektiklerinde evin mekânı bir makineye benzemeye başlıyor. Performansçılar yapının altındaki makineyi etkinleştirdiğinde yukarıdaki “ev” de hareket ediyor – parçalanıyor, dağılıyor ve kendini yeniden oluşturuyor.

Eşyaların Etki Alanı, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Eşyaların Etki Alanı, 2017
Metal yapı, ahşap panel, halı, mobilya, ses, performans

Sanatçının izniyle
Arts Council Norway, Office for Contemporary Art Norway, City of Bergen Norway, Güzel Sanatlar, Müzik ve Tasarım Departmanı, Bergen Üniversitesi ve BIT Teatergarasjen’ın destekleriyle üretilmiştir.

Performistanbul sanatçılarının işbirliğiyle

Teknik Direktör
Bart Callebaut

Danışmanlar
Bojana Bauer
John Clifford Burns

Performansçılar
Aslı Dinç
Ata Doğruel
Gülhatun Yıldırım
Leman Darıcıoğlu
Ebru Sargın
Özlem Ünlü
Batu Bozoğlu

Müzik
Henri Dutilleux, concerto for cello and orchestra “Tout en Monde Lointain”: IV. Miroirs
Linda Perhacs, Chimacum Rain

Lungiswa Gqunta

d. 1990, Port Elizabeth, Güney Afrika
Cape Town, Güney Afrika’da yaşıyor

Lungiswa Gqunta’nın heykelleri, ırk, mimari, mülksüzleştirme ve kapitalizm eksenindeki sürekli, gerilimli ve yıkıcı ilişkileri araştırır. Bir evde bulunabilecek sıradan kişisel eşya ve nesnelerden yararlandığı heykel ve enstalasyonları, Apartheid sonrası Güney Afrika’da hâlâ gözlenebilen tarihsel süreklilikler ve varlığını sürdürmekte olan adaletsizlikler üzerine incelemelerdir. Çimen 1’de (2016/17) ters çevirip ahşap bir plaka üzerine yerleştirdiği kırık şişelerden bir “çimenlik” yaratır. Apartheid Güney Afrika’sında sadece zengin beyazların sahip olduğu bu çimenlikler, zenginliğin yanı sıra ev yaşamı, güvenlik ve ırksal ayrıcalıklarla da ilişkilidir. Yabancıların girmesini engellemek için bahçe çitlerinin üzerine ters döndürülmüş kırık şişeler yerleştirilir. Güney Afrika’da siyahların yaşadığı yoksul bölgelerin en büyüklerinden birinde büyümüş olan Gqunta için bu yapıt çocukluğunun çimenlerini simgeliyor.

Çimen 1, 2016/17
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Çimen 1, 2016/17
Ahşap, 3168 adet kırık Coca Cola şişesi, benzin, mürekkep

Sanatçının izniyle

Andrea Joyce Heimer

d. 1981, Billings, Montana, ABD
Ferndale, Washington, ABD’de yaşıyor

Andrea Joyce Heimer’in resimleri, 80’li ve 90’lı yıllarda büyüdüğü, ABD’nin Montana eyaletinde bulunan Great Falls’daki kişisel anılarına dayanır.

1992 Yılları Olmalı, Ender Bulunan Bir Kuş Ailemizin Oturduğu Sokağın Karşısındaki Parka Yuvasını Kurmuş, Birkaç Ev Aşağımızda Oturan Avcı Kuşu Avlamak İstemiş, Hiç Sevmediğim Chris Ve Colin İsmindeki Çocuklarsa Yuvasından Yumurtalarını Çalmak İstemişler Ve Mandy İsminde Güzel Bir Kız Da Kendi Saçına Takmak İçin Kuşun Tüylerini Yolmak İstemişti, Bense Öylece Kalmasını, Geçici, Şeker Renkli Ve Herkesçe Arzulanan Kuşluğunu Yaşamasını İstemiştim., 2017
Fotoğraf: Nicelle Beauchene Gallery

Sergilenen işler

1989 Yazında Mr. McManus Kendisininkiyle Siyah’ın Arka Bahçesinin Arasında Sınırda Yetişen Bir Gülağacını Kesti. Sonuçta Oluşan Kavga Biz Çocukların Gerçek Hayatta Gördüğü En Vahşi Şeydi. Yıllar Sonra Anladım Ki Kavga Aslında Güller Hakkında Değildi., 2013

Levha üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Aaron Zulpo Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Salı Günü, 1 Temmuz 1980, Montana, Billings’te, Eyaletin Güney Çeyreğinde, 70 Derece Fahrenheittı, Birçok İnsanı Evine Tıkayacak Kadar Sıcaktı, Belki Çocuklar Hariç Ve 4 Temmuz Yaklaştığından Çocuklar Havai Fişekleri Patlatırdı, Masmavi Gökyüzünde Bighorn Dağlarının Üstünde İnsan Yapımı Kuyruklu Yıldız Veya Büyü Efsunları Gibi Duran Patlayışlarını Ve Cızırdayarak Dağılışlarını İzlerlerdi. Şehrin Hemen Güneyinde Sıcak Hava İki Çocuğu Öpüşecek Serin Bir Yer Aramaya İtmişti, Soluğu Pictograph Cave’de Almışlardı, 1930’larda Arkeologlar Tarafından Kazısına Başlanmış Kutsal Bir Yerdi, 106 Piktograf Bulunmuştu, Piktografların Kimisi 2000 yaşında vardı, Kökeni Hakkında Hiç Kimse Kesin Bir Şey Diyemezdi Çünkü Kızılderililer Her Nesilde Orada Bulunan Resimlere Yenilerini Eklemişlerdir, Eski Savaşların Hikâyeleri Yenileriyle Karışmış, Çetrefilli Bir Tarih Oluşturmuştur, Belki De Sekizinci Sınıftan Dokuzuncu Sınıfa Geçen Resim Çizmeyi Seven Yeşil Gözlü Saman Renkli Saçlı Cılız Kız Da At Şeklindeki Piktografı Düşünüyordu, Tam Da Ondan Biraz Daha Büyük, Kahve Saçlı, Kahve Gözlü, Arabaları Seven Çocuğun Altındayken, Tam Da Kızın İçine Boşalan, İleride Ben Olacak Ufak Parçaları Ve Diğer Şeyleri Salan Çocuğun Altındayken, Daha O Andan İstenmeyen Ben. Belki De Kız Little Bighorn Anıtını Düşünüyordu, Buraya Gelmeden Soğuk Şarap Ve Meyve Suyu Karışımını Fondiplediği Anıtı, Bir Yandan Da General George Armstrong Custer’ın Lanet Olası Son Nefesini Cesur Lakota, Kuzey Cheyenneleri ve Arapaho Savaşçılarının Elinde Verdiği Yere Basarken Yanında Olduğu Anıtı, O Savaşçıların Ruhlarını Karahindibalar Ve Eski Mezarlar Arasında Hissedebildiğini Düşünürdü Kız. Ve Belki De Bunlar Yüzünden 36 Yıl Sonra Hala Atları Ve Adaleti Ve Havai Fişekleri Ve Hikâyeleri Seviyorum., 2017

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Jennifer Ley & Kit Skarstrom Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Resim Dersinde Sıkılmış Kızlar., 2016

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Antonio Colombo Arte Contemporanea Koleksiyonu

Salı Günü, 24 Mart 1981, Montana, Billings’te, 1882’de Yeni Bir Demiryolu Kenti Olarak Hızlı Büyümesinden Dolayı Vaktiyle “Sihirli Şehir” Olarak Anılan Şehirde, Haberlerde Yeni Zelanda’da Deprem Olduğunu Söylemişlerdi, Amerika’nın Batısında Hissedilmemiştir Bile, Belki Ayakların Altında Küçük Bir Sallantı, Çoğu İnsan İçin Sezilmesi İmkânsız Fakat Yakınlardaki Pryor Dağları’nda Bulunan Mustang Sürüsünün Hissedebileceği Bir Sallantı, Eşsiz Genetik Yapıları Sayesinde Bu Sallantıyı Hissetmeye Nail Olmuş Bir Yabani At Sürüsü, Amerika’da Arda Kalan En Nadide Yabani At Sürüsü. O Gün, Şehir Merkezinde Bir Mahkeme Salonunda, Bir Hakim Montana’nın Karga Kabilesi’nin Kendilerine Ayrılmış Arazide Kabile Üyesi Olmayanların Avlanmasını ve Balık Tutmasını Yasaklamak İçin Açtıkları Çok Büyük Davada Hükmünü Veriyordu, Kabile Sözde Bighorn Nehir Yatağının Onlara Ait Olduğunu Gösteren Onlara Ayrılmış Bölgeyi Ve Bağımsız Bir Güç Olarak Oraya Hakim Olduklarını Gözler Önüne Koyan Belgeyi Kanıt Olarak Sunuyordu, Hakim İse, Ağzında Kahve Kokusuyla, Aksi Yönde Karar Veriyor, Karga Kabilesi’ne Ayrılmış Alanda Avlanmanın Ve Balık Tutmanın Herkese Açık Olduğunu Belirtiyordu, 1851 Ve 1868 Tarihli Antlaşmaların Nehir Yatağının Mülkiyetini Karga Kabilesi’ne Devretmediğini De Söylemişti, Ve Bunları Kendisinin Ve Karga Kabilesi Üyelerinin Oturduğu Salon Kadar Hissiz Bir Sesle Söylemişti. Öğle Vaktiydi, Ve Karşı Kasabada Yeşil Gözleri Ve Saman Rengi Saçlarıyla Cılız Bir Kız Acılar İçinde Kıvranarak Bir Kız Bebek Doğuruyordu, Beni Doğuruyordu, Ve Benim Bilmediğim Bir Şey Biliyordu, Nereden Bilebilirdim Ki, Doktor Göbek Bağımı Kesmek İçin Bıçağını Hazırlarken, Kapının Dışında Bir Adam Beni Başka Bir Yere Götürmek İçin Beklerken Saatine Bakıyor, Nereye Bilmem, Başka Biri Tarafından Evlatlık Verilmeye. Konuyu Değiştirmek İçin Şimdi O Geceki Aydan Ve Şişkin Küçülen Bir Ay Oluşundan Bahsedeceğim, Yani Yüzde 85’i Aydınlık, Demeter Ayı, Geleneksel Tabiat Anaya Hasat Kurban Etme Vaktidir, Müritlerin İstenmeyen Durumlardan Kaçınmalarının, Olmaması Gereken Şeylerin Yasaklanmasının Ve Engellerin Kaldırılmasının Öğütlendiği Vakittir. Her Yönden Üzücü Bir Gün., 2017

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Michael Zamsky Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Kız Kardeşimin Kukusu Olağanüstü Ve Toparlak Ve Kamp Ateşi Renklerindeydi, Oysa Benimki Ergenlikle Mücadele Ediyor, Yamalı Ve Mat Kahverengiydi, Ve Onun Varlığının Yanında Kendimi Tamamlanmamış Bir Çizim Gibi Hissediyordum., 2016

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Hometown Gallery Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Johnson Erkekleri, Annelerinin Onlar İçin Fazla Hoş Olan Evinde Havai Fişek Patlatırdı, Onlar İçin Fazla Hoş Olan Biz İse, Uzaktan Şiddetle Onların Özlemini Çekerdik. Bizim Var Olduğumuzdan Haberleri Yoktu., 2017

Kâğıt üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçı ve Nicelle Beauchene Gallery’nin izinleriyle
Nina Hale Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Kötü Çocuklar Beyzbol Sahasında Tehlikeli Ve Cezbedici Bir Halde Takılırlardı., 2014

Ahşap üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Harvey Fierstein Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir

Bay Leland, Bir Süre Askerlik Yaptı Ve Geri Döndüğünde Ailem Biraz Deli Olduğunu Söyledi. Çimlerin Nasıl Kesileceğinden Bayan Leland’ın Bacaklarını Tıraş Ediş Şekline Kadar Her Şeyin Mükemmel Olması Gerekiyordu. Neredeyse Hep Tarçın Sakız Çiğnerdi Ve Ondan Çok Korkardık., 2012–14

Ahşap üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçınin izniyle
Lindsay Gallery (Columbus, OH) Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Bizim Evimizde Ve Bildiğim Diğer Evlerde, Evi Yeniden Dekore Etmek, Aslında Pek Bir Şey Değiştirmeden Değişimi Zorlama Yoluydu., 2014

Ahşap üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Mara Baldwin ve Sarah Hennes Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

1992 Yılları Olmalı, Ender Bulunan Bir Kuş Ailemizin Oturduğu Sokağın Karşısındaki Parka Yuvasını Kurmuş, Birkaç Ev Aşağımızda Oturan Avcı Kuşu Avlamak İstemiş, Hiç Sevmediğim Chris Ve Colin İsmindeki Çocuklarsa Yuvasından Yumurtalarını Çalmak İstemişler Ve Mandy İsminde Güzel Bir Kız Da Kendi Saçına Takmak İçin Kuşun Tüylerini Yolmak İstemişti, Bense Öylece Kalmasını, Geçici, Şeker Renkli Ve Herkesçe Arzulanan Kuşluğunu Yaşamasını İstemiştim., 2017

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçı ve Nicelle Beauchene Gallery’nin izinleriyle
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

1993 Başarısız Külot Baskını., 2017

Kâğıt üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Nina Hale Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

The Failed Panty Raid of 1993., 2017
Yalnız Olmaktan Korkmayanlara, Karanlıktan, Veya Ayın Üzerlerine Taşmasından, Soygunculardan, Hayaletlerden Ya Da Sessizlikten Korkmayanlara İmreniyorum., 2017

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Jennifer Ley & Kit Skarstrom Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Yolun İlerisindeki Aile Her Akşam Aynı Saatte Büyük Bir Pencerenin Karşısında Akşam Yemeği Yemeden Önce Dua Eder Ve Kendimi Özellikle Küçük Hissettiğimde Onların Kesinliklerini Ve Her Birini Yerinde Tutan Sağlam Ahşap Sandalyelerini Kıskanırım., 2016

Panel üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Emma Allen & Alex Allenchey Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Eğer Sen İyiysen Ben De İyiyim Ve Biz Bunu Çok Yaşlanana Kadar Yapabiliriz., 2012–14

Ahşap üzerine akrilik ve kurşun kalem
Sanatçının izniyle
Lisa Waltuch & Jon Zeitlin Koleksiyonu
Nicelle Beauchene Gallery’nin (New York) desteğiyle sergilenmiştir.

Morag Keil & Georgie Nettell

d. 1981, Billings, Montana, ABD
Ferndale, Washington, ABD’de yaşıyor

d. 1984, Bedford, Birleşik Krallık
Londra, Birleşik Krallık’ta yaşıyor

İktisatçılara göre, günümüz gençleri yakın tarihin, anne babalarına kıyasla daha düşük mali istikrara sahip ilk neslini oluşturuyor. Bu gerçek, büyüyen servet eşitsizliğinin sıkışık ama pahalı yaşam alanları için mücadele anlamına geldiği kent merkezlerinde birçok kişi tarafından hissediliyor. Genç şehir sakinlerinin çoğu –özellikle yaratıcı sınıflarda yer alanlar– için iş kesintili ve istikrarsız, ayrıca bu insanlar pek yükselme ya da kurtulma umudu olmaksızın şehrin henüz dönüşümden geçmemiş bölgelerinde görece sıkıntılı bir yaşama mecbur bırakılıyor.

Morag Keil ve Georgie Nettell’in filmi Günlük Hayatın Faşizmi (2016), bir sanatçının şehir yaşamına dönük beklentileriyle kişinin kendi mekânını ev arkadaşına karşı korumak zorunda kaldığı sıkışık yaşam koşullarının gerçekleri arasındaki karşıtlığı ele alıyor.

Günlük Hayatın Faşizmi, 2016
Video karesi

Sergilenen işler

Günlük Hayatın Faşizmi, 2016
Tek kanallı HD Video, 11’44’’

Sanatçılar ve Project Native Informant’ın izinleriyle
British Council desteğiyle sergilenmiştir.

Olaf Metzel

d. 1952, Berlin, Almanya
Münih, Almanya’da yaşıyor

Metzel’in galvanize oluklu demirden – ki genellikle geçici kırsal veya askeri yapıların çatılarında kullanılmanın yanı sıra ucuz ve kolayca monte edilebilir olmasından ötürü düşük gelirli ülkelerde de sıklıkla faydalanılan bir malzemedir – inşa edilmiş Sammelstelle’si (Toplama Merkezi, 1992/2017) dışa kapalı bir mekânsal enstalasyon. Metzel, 1992’de yapıtının ilk versiyonunu yaptığında, bunun o dönem eski Yugoslavya’dan Almanya’ya giriş yapan çok sayıda mültecinin yer değiştirme gerçekliğini çağrıştırmasını istemişti – bu, kamp ve barınak amaçlı geçici yapıların inşası anlamına gelen bir olguydu. Bugün bir kez daha insanların yer değiştirmesine dair geniş ölçekli bir krize tanıklık ediyoruz ve geçici barınma yapılarına ihtiyaç duyuyoruz.

Toplama Merkezi, 1992/2017 
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Toplama Merkezi, 1992/2017 
Oluklu galvanize sac levhalar, çelik, alüminyum

Sanatçı ve Wentrup Gallery’nin (Berlin) izinleriyle
Institut für Auslandsbeziehungen’ın desteğiyle sergilenmiştir.

Mahmoud Obaidi

d. 1966, Bağdat, Irak
Burlington, Ontario, Kanada’da yaşıyor

Bir medeniyetin kuruluşu binlerce yıl alır, yıkılması ise sadece birkaç dakika. Mahmoud Obaidi, anayurdu Irak’ı 1991 yılında terk ettiğinde, yaklaşık 7.000 yıllık bu kadim medeniyet savaş yüzünden yerle bir olmuştu. Obaidi’nin anayurdunu kaybetmiş olmasına verdiği bir tepki niteliğindeki yapıtları, aynı zamanda bir yurt ve bu yurdun yitip gittiği duygusunun tasavvur edilmesi ve yeniden yaratılmasında sanatın oynadığı role de işaret eder.

Sanatçının Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nda sergilenen Kompakt Ev Projesi (2003–04) başlıklı enstalasyonu, Irak’tan ayrılmasından bu yana biriktirdiği eskizler, gazete kupürleri ve diğer gelip geçici şeylerden oluşan bir arşiv. Bu malzemelerin içinde yer aldığı koruyucu klasörler, sanatçının bir araya getirip düzenlediği bu belgeleri savaş ve yıkımdan korumaya çalıştığı hissini uyandırıyor. Öte yandan, İstanbul Modern’de sergilenen iki resim – Sevişme Savaş, 3. Bölüm ve Sevişme Savaş, 4. Bölüm (her ikisi de 2013–15) – hafızalarda hâlâ taze olan savaşın ve yurdunu yitirmişliğin yanı sıra sanatçının yaşadığı şiddet deneyimini geri çağırıyor.

Sevişme Savaş, 3. Bölüm, 2013–15
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Sevişme Savaş, 3. Bölüm, 2013–15
Sevişme Savaş, 4. Bölüm, 2013–15
Tuval üzerine karışık teknik

Kompakt Ev Projesi, 2003–04
Metal kitaplar içeren 8 metal kutu

Sanatçının izniyle

Henrik Olesen

d. 1967, Esbjerg, Danimarka
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Olesen’in İstanbul Bienali için ürettiği enstalasyonlar ve hayaletimsi kolajlar serisi, “pis komşu” figürüne ve mahallenin nasıl da hem bir dikizcilik ve fetişizm hem de gözetleme, dedikodu, kuşku ve güvensizlik alanı haline gelebileceğine odaklanıyor. Olesen izleyicilik, mahremiyet ve sınırları delme gibi meseleleri çağrışımsal bir tarzda ele alan bir dizi soyut kolaja yer veriyor. Henüz olgunlaşmamışlığın acınası havasını taşıyan bu kolajlar, Georges Bataille’ın informe (formsuz) kavramı ile Adnan Çoker ve Fahrelnissa Zeid gibi
Türkiyeli soyut ressamların yapıtlarını akla getiriyor. Saydam plastik ve aynadan yansıtılan arka planlar üzerinde katmanlar oluşturmaya dayalı bir yöntemle üretilmiş olan kolajlarda, anahtar, gözlük ya da kablo gibi tanıdık nesnelerin soyutlamaları yaratılıyor.

Kablolar, Anahtarlar, Gözlükler, Işıklar, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Kablolar, Anahtarlar, Gözlükler, Işıklar, 2017
Karışık medya enstalasyonu

Sanatçı ve Galerie Buchholz’un izinleriyle
Danish Arts Foundation ve Institut für Auslandsbeziehungen’ın destekleriyle üretilmiştir.

Erkan Özgen

d. 1971, Derik, Mardin, Türkiye
Diyarbakır, Türkiye’de yaşıyor

Erkan Özgen’in Harikalar Diyarı (2016) başlıklı videosu travmanın anlatılamazlığı üzerine düşünüyor. Bu kısa video, Kuzey Suriye’de, Türkiye’nin güney sınırına komşu olan ve Ocak 2015’te IŞİD tarafından kuşatılan Kobani kentinden kaçan Muhammed adlı on üç yaşındaki bir erkek çocuğuna odaklanıyor. İşitme ve konuşma engelli olan Muhammed, yaşadığı travmatik deneyimleri ifade etmek için sadece bedenini kullanabiliyor.

Harikalar Diyarı, 2016
Video karesi

Sergilenen işler

Harikalar Diyarı, 2016
Tek kanallı HD video, 3’54’’

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle sergilenmiştir.

Leander Schönweger

d. 1986, Meran, İtalya
Viyana, Avusturya’da yaşıyor

Çoğumuz rüyamızda tanıdığımız bir evin bir anda ve anlaşılmaz bir biçimde henüz keşfedilmemiş bölmeler, odalar ve ek bölümlerle dolduğunu görmüşüzdür. Evlerin içi, huzur, özlem ve aidiyet duyguları bakımından neredeyse arketipleşmiş alanlardır; rüyalar kadar kâbuslara da konu olabilirler. Belli davranış senaryolarıyla hareket kalıplarının hâkim olduğu bu hayli duygulanımsal mekânlar, korkularımızı ve isteklerimizi yansıtır.

Leander Schönweger’in Galata Rum İlköğretim Okulu’nda sergilenen Ailemiz Kaybetti/Kayboldu (2017) başlıklı projesi, hem evlerin hem de kurum binalarının mimarisini, yakınlık ve yabancılaşma mefhumlarını düşsel bir tarzda ele alan bir enstalasyondur.

Ailemiz Kaybetti/Kayboldu, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Ailemiz Kaybetti/Kayboldu, 2017
Karışık teknik

Sanatçının izniyle
Phileas – A Fund for Contemporary Art ve The Federal Chancellery of Austria’nın destekleriyle üretilmiştir.

Dan Stockholm

d. 1982, Thisted, Danimarka
Kopenhag, Danimarka’da yaşıyor

Bir konutu ev yapan şey nedir? İki mekân özdeş görünebilirken aralarındaki fark içinde yaşanan, fiziksel olarak temas edilen evin hafızayı şifreleme ve sürdürme kapasitesinde yatıyor olabilir – alışkanlıklarla çoğalan kokular, örüntüler, duygular ve anılar. Dan Stockholm, 2013’te babasını kaybetmesinin ardından temasın fizikselliği ile yas ve hafıza edimleri üzerine derinlemesine düşüncelerini ifade eden bir eylem başlattı – ve bunun sonuçları sanatçının EV (2013–16) adlı enstalasyonunda bir araya getirildi. Enstalasyon, Stockholm’ün üç gün boyunca babasının kırmızı tuğladan evinin tüm dış yüzeyine eliyle fiziksel olarak temas etme eyleminin dokümantasyonunu içeriyor. Son santimetrekareye de dokunduktan sonra Stockholm, ellerinin farklı jestler icra ederken bir dizi alçıdan kalıbını yapmaya başladı.

EV, 2013–16
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

EV, 2013–16
İskele, alçı kalıbı, paslanmaz çelik, su, epoksi

Sanatçının izniyle
Danish Arts Foundation’nın desteğiyle sergilenmiştir.

Ali Taptık

d. 1983, İstanbul, Türkiye
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

Kentlerde hepimiz birbirimize komşuyuz. Kent yaşamı, yakın çevrelerde bir arada yaşayan bir sürü insanın rastlantısal ve beklenmedik ilişkileri, karşılaşmaları ve etkileşimleri üzerine kuruludur. Hayatları kesişebileceği gibi kesişmeyebilir de. Mimar ve fotoğrafçı Ali Taptık’ın Dostlar ve Yabancılar (2017) başlıklı yapıtı, İstanbul’un dört farklı yerinden bireylerin İstanbul içindeki yol hikâyelerini anlatıyor.

Yapıtın odağında yer alan üç insan, sanatçının stüdyosuna davet ediliyor ve kendilerine Max Frisch’in Sorgulama’sından (1966) üçer soru soruluyor. Yapıttaki sanal öğe, Taptık’ın karakteriyle görüşmelerinin deneyimlenmesini sağlıyor.

www.dostlarveyabancilar.net

Dostlar ve Yabancılar,2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Dostlar ve Yabancılar, 2017
4 adet arşivsel pigment folyo, duvar kaplama, 3 adet arşivsel pigment baskı, internet sitesi

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle üretilmiştir.

Katkıda bulunanlar

Tasarım
Okay Karadayılar
Prodüksiyon Asistanı
Öykü Canlı
Oyuncu Seçimleri
Deniz Memişoğlu

Oyuncular
Doğa Nalbantoğlu - Cem Varol
Burcu Çelik - Merve Sandıkçı
Erman Bağrı - Mikail Eşrefoğlu

Editör – Çevirmen
Begüm Kovulmaz
İngilizce Düzeltiler
Ariel Rosen

Websitesi kodlama
Merve Kaptan, David Unwin

Bilal Yılmaz

d. 1986, Manisa, Türkiye
Türkiye, İstanbul’da yaşıyor.

Bilal Yılmaz’ın Kirli Kutu (2016) isimli çalışması, İstanbul kent yaşamındaki yakın tarihli değişimler nedeniyle vasıflı iş gücü geleneklerinin ölümünü belgeliyor. Sanatçı bir süre boyunca, hala kuşaktan kuşağa aktarılmış zanaat bilgisini kullanan yerel zanaatkârlarla görüşmeler yaptı ve onları fotoğrafladı. Yılmaz’a göre, küresel sermaye için ve küresel sermaye tarafından silip süpürülme süreçlerinin ortasında “kir” şehirlerin ele geçmez, beklenmedik ve kaotik taraflarını temsil ediyor: Tarihî maddi enkaz, el işçiliği ve sanatları veya şehirler homojenleştirildiğinde ilk kaybedilen şey olan dayanıklı özgünlük hissi. Kir, bu durumda, üzerine titrenmesi ve – burada olduğu gibi – sevgiyle belgelenmesi gereken bir şey.

Kirli Kutu,2016
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Kirli Kutu, 2016
Karışık medya enstalasyonu
Müzik bestekârı: Alban Telaku

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle sergilenmiştir.

Volkan Aslan

d. 1982, Ankara, Türkiye
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

15. İstanbul Bienali için sipariş edilen ve İstanbul Boğazı’nda çekilen Volkan Aslan’ın Evim Evim Güzel Evim (2017) başlıklı video enstalasyonu, yerinden edilme gerçeklikleri üzerine derin bir düşünme niteliğinde. Zaman ve perspektif ayrılıklarının, su ve yolculuk görüntülerinin kullanıldığı yapıt, uzun yolculuklara çıkmak zorunda bırakılan bireylere adanmış.

Çoğumuzun hareket hâlinde ve bir keşmekeşin içinde olduğu, bizi etkileyemeyecek kadar uzak görünen olayların bile düşündüğümüzden daha yakın olduğu ve belki de tanımadığımız komşuların aslında hemen yanıbaşımızda bulunduğu tepetaklak ve tersyüz olmuş bir dünyayı  ve yalıtılmışlığı derinlemesine yansıtıyor.

Evim Evim Güzel Evim, 2017
Video karesi

Sergilenen işler

Evim Evim Güzel Evim, 2017
Üç kanallı video, 6’47’’

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi, Emin Hitay ve Elgiz Müzesi Midilli Dostları'nın destekleriyle üretilmiştir.

Alper Aydın

d. 1989, Ordu, Türkiye
Ordu, Ankara, Konya ve İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

“İlerleme” ya da insanın tarihinin gelişimi, yıkımlara ve tahribatlara yol açan sayısız eylemle birlikte ortaya çıkar. İnşa ve yıkım süreleri birbiriyle yakından ilişkilidir. İnsani gelişmeye dair ideolojiler, bunun araçları ve teknolojileri, doğal kaynakların tükenişi, ekolojik yıkım, savaş, yerinden edilme, finans ve çevre sistemlerinin kırılganlığı gibi olgularla iç içe geçmiştir. Alper Aydın’ın D8M başlıklı yapıtı kentsel genişleme ve gelişme peşindeki insanın doğayla etkileşimlerini konu edinir.

D8M, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

D8M, 2017
Buldozer kepçesi, ağaçlar

Sanatçının izniyle
Ayşegül & Ömer Özyürek ve SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin destekleriyle üretilmiştir ve sergilenmiştir.

Monica Bonvicini

d. 1965, Venedik, İtalya
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Monica Bonvicini yapıtlarında mahremiyet ve iktidarın karmaşık tarihini mekân ve bedenle ilişkisi bakımından incelerken, alttan alta kendini hissettiren incelikli bir mizaha başvuruyor. Hamamın eskiden erkeklere ayrılmış ilk büyük odasında yer alan Bu Yöne Doku (2016) başlıklı yapıtı, kadın bedeninin farklı bölgelerinin kuşe baskı dergilerden kesilmiş resimlerinden oluşan büyük bir kolaj. Bu resimlerin erotik çağrışımlarının yerini pembe deri, bacaklar ve kolların yalın çıplaklığı alıyor. Kolajın hamama yerleştirilmiş olması, Jean-Auguste-Dominique Ingres’in –Leydi Montague’nün mektuplarından esinlenerek yaptığı– Türk Hamamı (1862) başlıklı resminde benzer bir mekândaki çıplak kadınları resmetmesiyle bağlantı kurmamızı sağlıyor. Bu yapıtın tam karşıda yer alan SUÇLULUK (2017) ise hem mekânı hem de izleyiciyi çarpılmış bir biçimde yansıtıyor. Hamamın bitişik arka mekânında yer alan, floresan ışığını kullanan üç yapıt hem izleyiciyi hem de merkezde duran, deri kemerlerden yapılmış olan Bayıltılmış (2017) başlıklı heykeli aşırı derecede aydınlatıyor.

Bayıltılmış, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Bükülmüş ve Soluksuz, 2017
LED tüpleri, kablo, çelik
Sanatçı ve Mitchell-Innes & Nash’in (New York) izinleriyle

Bu Yöne Doku, 2016
Tyvek üzerine baskı

SUÇLULUK, 2017
Çelik ve parlatılmış paslanmaz çelik ayna

Telle Örülmüş # 1, 2017
LED ışıkları, elektrik teli ve kabloları, plastik kapaklar, bant

Telle Örülmüş # 2, 2017
LED ışıkları, elektrik teli ve kabloları, plastik kapaklar, bant

Bayıltılmış, 2017
MDF, ayna, erkek kemerleri

Sanatçı, Galerie Peter Kilchmann (Zürih), König Galerie (Berlin), Mitchell-Innes & Nash (New York) ve Galleria Raffaella Cortese’nin (Milano) izinleriyle
König Galerie (Berlin) ve Galleria Raffaella Cortese’nin (Milano) destekleriyle üretilmiştir
Institut für Auslandsbeziehungen’in desteğiyle sergilenmiştir.
© Monica Bonvicini and VG-Bild Kunst

Louise Bourgeois

d. 1911, Paris, Fransa
ö. 2010, New York, NY, ABD

Louise Bourgeois’nın 1940’larda başladığı Femme Maison (Ev Kadını) serisi, gövdesinin üzerinde baş yerine çokkatlı bir ev taşıyan çıplak bir kadın tasviridir. Kadın, ev içine kilitlenmiş ya da ev içini bir kostüm gibi üstüne geçirmiş gibi görünür. Klasik perspektif kurallarına sadık kalınmadan çizilmiş bu evin pencereleri ve duvarları farklı stillerdedir. Beden ise çıplak ve kırılgan görünür; küçücük kolları, bedenin anatomik oranlarıyla uyumlu değildir. Aslında yapıt, hepimizin çocukluğundan bildiği bir benzetme ile oynamaktadır: Bir baş olan evde, gözler pencere, ağız da kapı olacaktır. Daha genel olarak bakıldığında ise, Femme Maison kendini sergileme ile gizleme arasında bir etkileşimi, iç mekân ile dış mekân arasında, dışarıdan bakış ile özel gerçeklik arasında bir birliği ima eder.

Yapıtın başlığı, hem cinsiyet eşitsizliği veya cinsiyet farklılaşmasının alanı olarak eve hem de yabancılaşmış bir etkinlik olarak ev işine işaret etmesi bakımından, Femme Maison’un –ev kadını– birebir anlamını yansıtmaktadır. Bourgeois, bu seriye başladığı 1940’lı yıllarda yabancısı olduğu bir ülke olan ABD’de yaşıyordu ve bebek bekliyordu, yani hem bedenin gerekliliklerine zorunlu olarak bağımlı hem de ana toprağından, kendi evinden kopmuş bir hâldeydi. Bourgeois’nın yapıtı bu bakımdan bir belirsizlik içerir: Sanatçının zihnini evle ilgili sorumlulukların kurcalayıp durduğunu ima ediyor olabileceği gibi, bir evle tamamen bütünleşmiş olan bir beden gibi trajik, mizahi veya absürd bir fikre de işaret ediyor olabilir. Bourgeois bu seride tasvir ettiği kadın hakkında bir keresinde şöyle demişti: “Kadın yarı çıplak olduğunu bilmiyor, saklanmaya çalıştığını da bilmiyor. Yani bu kadının engeli yine kendisi, çünkü saklanabildiğini düşündüğü her anda aslında kendisini açık ediyor.”

Bir söyleşide sarf ettiği “Benim için heykel, beden demektir. Bedenim benim heykelimdir,” sözleri ise üçüncü bir yoruma izin veriyor: Aslında Bourgeois, hem kadını hem de evi sanatın kurucu potansiyeliyle tanımlıyor.

Kadın Ev, 1984 (1990)
Fotoğraf: Christopher Burke
© The Easton Foundation/Licensed by VAGA, NY

Sergilenen işler

Ev Kadını, 1984
Fotogravür, baskı (1990)
47 x 32,7 cm
İKSV Koleksiyonu

Latifa Echakhch

d. 1974, El Khnansa, Fas
Martigny, İsviçre’de yaşıyor

Bu politik ve ekonomik altüst oluşlar çağında, çoğu zaman etrafımızdaki dünya parçalanıp dağılıyormuş gibi hissediyoruz. Peki ilerleme ve yıkıma dair bu kolektif anlatıların öznel, kişisel deneyimlerimizle nasıl bir ilişkisi var ve bunları birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?

Echakhch’ın Silinen Kalabalık (2017) başlıklı duvar enstalasyonu, kaos eğilimleri, şans ve çürüme kavramlarını ve daha özelde, son dönemde dünyanın her yerinde demokrasi, protesto ve politik ilerleme gibi ideallerin kötücül güçlerin darbeleri altında nasıl bir bozulmaya uğradığını araştırıyor. Doğrudan duvarın üzerine yapıldıkları için sanki “ötesi” ya da “ardı” yokmuş gibi görünen bu freskler, geçmiş ve gelecek arasında bir sıkışıp kalmışlığı yansıtıyor.

Silinen Kalabalık, 2017, ayrıntı
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Silinen Kalabalık, 2017
Duvar üzerine fresk

Sanatçı, Galerie Kamel Mennour (Paris), Kaufmann Repetto (Milano), Galerie Eva Presenhuber (Zurich) ve Dvir Gallery’nin (Tel Aviv) izinleriyle 
Pro Helvetia ve Institut Français’nın destekleriyle üretilmiştir.
Galerie Kamel Mennour, Kaufman Repetto, Galerie Eva Presenhuber ve Dvir Gallery’nin destekleriyle sergilenmiştir.

Candeğer Furtun

d. 1936, İstanbul, Türkiye
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

Candeğer Furtun, insan bedenini incelerken ve tasvir ederken geleneksel seramik tekniklerinden yararlanır. Furtun’un İsimsiz (1994–96) adını verdiği seramik serisinde, dokuz tane çıplak insan bacağı, fayans kaplı bir sıra üzerine yerleştirilip yan yana dizilmiştir. Bu sıralı vücutlar, Türkiye’de insanların şifa bulmak ve dinlenmek için gittikleri hamamlarda sıraların üzerinde yan yana oturmalarına bir göndermedir. Ama bu manzara, insanların bir toplu taşıma aracındaki, bekleme odasındaki ya da başka kamusal-özel alanlardaki oturuşlarını da çağrıştırabilir. Ya da belki de, oturur vaziyette iki yana açılmış bu erkek bacakları, eril gücün gizli kapaklılığına ve dışlayıcı taktiklerine işaret etmektedir. Bizzat Furtun bunun Türkiye’nin ve sekiz komşusunun alegorik bir temsili olduğununu ima etmişti.

İsimsiz, 1994–96
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

İsimsiz, 1994–96
Seramik

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle sergilenmiştir.

Kim Heecheon

d. 1989, Seul, Güney Kore
Seul, Güney Kore’de yaşıyor

Gündelik yaşamlarımızı nerede geçiriyoruz? “Gerçek” hayatta mı, yoksa ekranların benzetimli “habitus”unda mı? Bugün tıbbi takip, GPS ve gözetim aracılığıyla en güçlü şekilde hissettiğimiz fiziksel deneyimler dahi izleniyor, kaydediliyor, görüntüleniyor. Kim Hecheon’un Halter Kaldırmak’taki (2015) yoğun sıla özlemi ve gezginlik hissi, günlük yaşamın sürekli benzetim ve gerçekdışı ile kesintiye uğradığı bir dönemde, şu anki yaşam tarzımıza dair başka genel soruları kışkırtıyor.

Videonun adı, filmin çeşitli veçheleriyle alakalı: Anlatıcının sağlık görevlisinin isteği üzerine ölmüş babasının kafasını tutup kaldırması ve kız arkadaşının anlatıcının yakın zamanda “ağırlık kaldırıp kaldırmadığı”na dair zararsız sorusu. Böylesi bir “ağır kaldırma”, geçmişin yükünün üstesinden gelmek için gösterilen kişisel çabanın şifresine dönüşüyor.

Halter Kaldırmak, 2015
Video karesi

Sergilenen işler

Halter Kaldırmak, 2015
Tek kanallı HD Video, 21’22’’

Sanatçının izniyle
Arts Council Korea’nın desteğiyle sergilenmiştir.

Mirak Jamal

d. 1979, Tahran, İran
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Mirak Jamal’in yapıtları, kaçış ve uyum sağlama, hatırlama ve unutma arasında gidip gelinen, politik anlamlarla yüklü bir geçmişe ait hem otobiyografik anekdotlara hem de ortak tarihlere dayanır. Jamal daha bir çocukken, pek çok sanatçıdan oluşan ailesi devrim sonrasında İran’ı terk ederek önce komşu SSCB’ye, sonra da Batı Almanya, ABD ve nihayet Kanada’ya göç etti.

Jamal, “ev”e dair mevhumların sürekli değişime uğradığı bir büyüme çağına tanıklık eden, kendi çocukluğundan kalma çizimlerini yapıtlarına katıyor. Bellek, geçici ve kırılgan yerlerle kurulan duygusal bağların sürekli değişen biçimlerde geri çağrılması olarak sunuluyor.

Enstalasyon görüntüsü
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

İnsan içinde, özgür hissettiğim ve parkın ağaçlarla, arılarla ve birkaç sinekle dolu olduğu yerde, 2017
Triptik, alçıpan panel çerçeve

Evde, lahana buğulamanın kokusunun rahatsız etmediği yerde, babamdan aşağıda sadece benim olduğum yerde, 2017
Diptik, alçıpan panel çerçeve

Minsk Canavarı, 2017
Alçıpan panel çerçeve

isimsiz (silahlar), 1987, Almanya’da yapıldı
Kâğıt üzerine kalem

isimsiz (Minsk mutfağı natürmortu), 1984, SSCB’de yapıldı
Kâğıt üzerine kalem

Sanatçının izniyle

Fernando Lanhas

d. 1932, Porto, Portekiz
ö. 2012, Porto Portekiz

Soyut resim Portekiz’de 1940’lı yıllarda ağırlıklı olarak Fernando Lanhas’ın çalışmaları sayesinde tanınmaya başladı. Günümüzde daha çok ressamlığıyla bilinse de kullandığı formlarda öne çıkan rasyonelliğin, modernist tarzda evler tasarlayan ve inşa eden Lanhas’ın mimar yanından geldiğini düşünebiliriz. Yapıtlarda Lanhas’ın kendi ailesi için tasarlayıp inşa ettiği ev yer alıyor. Bu yapıtlar mimari tasarım panolarından kolaja doğru geçerlerken, mimari formların katılığını ve belirginliğini dönüşüme uğratarak, onların tasarımlarından kaynaklanan havalı modernizmi ve rasyonalizmi ev içi duyguların, mahremiyetin, özdeşleşmenin ve aşkın mekânları haline getirir.

İsimsiz, 1960

Sergilenen işler

İsimsiz, tarihsiz
Platex üzerine fotoğraf ve kolaj (triptik)

İsimsiz, 1958
Ahşap üzerine fotoğraf

İsimsiz, 1960
Ahşap üzerine fotoğraf

İsimsiz, 1960
Ahşap üzerine fotoğraf

Galeria Quadrado Azul’un izniyle
Pedro Lanhas Koleksiyonu

Victor Leguy

d. 1979, São Paulo, Brezilya
São Paulo, Brezilya’da yaşıyor

Victor Leguy’nin çalışmaları, kurumsal veya resmi tarih anlatılarının, ideoloji, siyaset, cehalet veya yozlaşma nedeniyle nasıl basitleştirildiğine ya da perdelendiğine işaret eder. Sanatçının Görünmez Sınırlar için Yapılar (2016–17) başlıklı projesi, SãoPaulo, Brezilya bağlamında göçlerin ve yerinden edilmelerin tarihine ve izlediği güzergâhlara odaklanıyor. Leguy, 15. İstanbul Bienali için bu Brezilya projesini, Türkiye’deki göç akışları ve 3,5 milyon Suriyeli mültecinin göç etmiş olduğu bir ülkedeki kültür aktarımı üzerine bir soruşturmaya doğru genişletti. İstanbul’un Fener semtindeki The Pages adlı kitapçı ve kafede tanıştığı insanları kendisiyle bir objeyi değiş tokuş etmeye kişisel hikâyelerini paylaşmaya çağırıyor. Sembolik görünmezlik koşullarına, bilgi, anlatı ve tarihlerin üzerinin örtülmesine atıfla bu objelerin de bir kısmı beyaza boyalıdır ve uzun bir duvarın üzerinde bir ufuk gibi sergilenirler.

Görünmez sınırlar için yapılar, 2016–17, ayrıntı

Sergilenen işler

Görünmez sınırlar için yapılar, 2016–17
Karışık medya

Sanatçının izniyle

Klara Lidén

d. 1979, Stockholm, İsveç
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Klara Lidén, yapıtlarında kamusal ya da kentsel alanın inşa edilmiş çevresine ait ayrık öğeleri kullanır. Bu öğeleri, özelleştirmeye ve müştereklerin ya da kamunun hizmetindeki alanların giderek yok oluşuna ilişkin soruları araştırmak için temellük eder. Lidén’in endüstriyel ve fonksiyonel bir görünüme sahip heykelleri, özellikle de içerdikleri – inşaat malzemeleri ya da Berlin’in kent alanlarından toplanmış diğer şeyler gibi – buluntu nesneler yoluyla, kent içindeki alanları çağrıştırır.

Bienal’de Lidén’in sokak ile burjuva ev yaşamı ve bekleme odalarına ait bazı öğeleri bir araya getirdiği üç başlıksız yapıtı yer alıyor: “İsimsiz” (studyzaun), “İsimsiz” (wartezaun) ve “İsimsiz” (liegezaun). Almancada “tel örgü” anlamına gelen “Zaun” sözcüğünün bu farklı çekimleri, izleyicileri olduğu kadar yapıtların izlenmesini, içinde beklenmesini ve üzerinde çalışılmasını da engellemeyi amaçlıyor.

İsimsiz (liegezaun), 2017, İsimsiz (wartezaun), 2017 ve İsimsiz (studyzaun), 2017

Sergilenen işler

İsimsiz (liegezaun), 2017

İsimsiz (wartezaun), 2017

İsimsiz (studyzaun), 2017

Ahşap, metal, beton ayaklar, yastık,  lamba

Sanatçı ve Reena Spaulings Fine Art’ın (NY/LA) izinleriyle
Reena Spaulings Fine Art’ın (NY/LA) desteğiyle sergilenmiştir.

Lydia Ourahmane

d. 1992, Saida, Cezayir
Oran, Cezayir ve Londra, Birleşik Krallık’ta yaşıyor

Lydia Ourahmane’ın heykeli fiziki mülkiyet alanının aşağısındaki ve yukarısındaki dünyaya da uzanan mülkiyet haklarını yorumluyor. Yapıtı oluşturan arazi, kıyısına kurulmuş ağır sanayi tesisleri yüzünden ciddi düzeyde kirlenme ve zehirli gaz salınımıyla boğuşan küçük bir liman şehri olan Arzew’den çok ucuza satın alınmıştır. Cezayir’de, gayrimenkul piyasasının kuralsızlığı ve iyice büyümüş olan karaborsa gibi faktörlerin de eklenmesiyle, toprağı kirlenmiş küçük araziler çok ucuza satın alınabilmektedir. Ourahmane’ın İstanbul’da sergilenen 4 x 4 m büyüklüğündeki heykeli Arzew’de satın aldığı toprak parçasının birebir kopyası.

Toprağın nasıl kullanıldığına ve el değiştirdiğine bakarak, çevreyle deneyimlerimizin kapitalizm, sömürgecilik, ticaret ve hem psikolojik hem de gerçek kirlenmenin doğrudan etkileri altında nasıl bir dönüşüm geçirdiğini gösteriyor.

Cennetin en tepesinden Cehennemin en dibine kadar, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Cennetin en tepesinden Cehennemin en dibine kadar, 2017
Beton, çelik, su, trampet solosu

Sanatçının izniyle
Jerwood Charitable Foundation’ın desteğiyle sergilenmiştir.

Rayyane Tabet

d. 1983, Ashqout, Lübnan
Beyrut, Lübnan’da yaşıyor

Tabet’in Kil Ayaklı Dev Heykel (2015) başlıklı yapıtı, bir dizi mermer sütun ve beton silindirden oluşan bir heykel enstalasyonudur. Sanatçı bu sütunları memleketi Beyrut’taki bir hurdalıktan bulmuştur. Bu sütunlar kent merkezindeki büyük bir aile evine aittir. Bir emlak spekülatörü, kentin gözde yerlerinden birinde bulunan bu evi satın almak ister, ama evin mirasçısı olan aile üyeleri birbirine düşüp mahkemelik oldukları için evin satılması imkânsız hâle gelir. Beyrut’taki mülkiyet yasalarına göre, çatısı olmayan bir ev ya tamamen yenilenmek ya da satılmak zorundadır, bu yasadan istifade etmek için müteahhit, işçi tutup çatıyı bir gün gizlice yıktırıp arazi üzerine yapacağı gökdelenin önündeki engeli ortadan kaldırmıştır. Tabet’in yapıtı, eski ve yeni ev alanları arasındaki ortak özellikleri, binaların ve mimarilerin yıkımı ile doğal entropisini, kapitalist kâr elde etme ile bunun yarattığı yıkım süreçlerini ele alır.

Kil Ayaklı Dev Heykel, 2015
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Kil Ayaklı Dev Heykel, 2015
Mermer ve kumtaşı sütun, mermer ve kumtaşı kaidesi, beton silindir

Sanatçının izniyle
Aishti Foundation Koleksiyonu

Young-Jun Tak

d. 1989, Seul, Güney Kore
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Young-Jun Tak’ın İstanbul Bienali için ürettiği Objelerin Sessizliği ve Belagatı (2017) başlıklı enstalasyonu, ev ortamının, kişisel kimlikle, hareketlilik ve gezicilik durumlarıyla nasıl üst üste bindiği üzerine düşünür. Tak, eskiden Seul’de oturduğu dairenin (ailesinden ayrıldıktan sonraki ikinci dairesi) orijinal ölçülerdeki bir kopyasını, beyaza boyayarak baş aşağı şekilde tavana yerleştiriyor.

Güney Kore’de genç insanların çoğu, mutfak, yatak odası ve oturma odasının tek mekâna sıkıştırıldığı (“tek oda” da denen) bu küçük stüdyo dairelerde yaşıyor. Hızla yükselen kiralar yüzünden bu daireler sürekli olarak bir doluyor bir boşalıyor. Önceden makul kiralarla oturulabilen mahallelerin kentsel dönüşüme uğraması ve zengin mahallelerde yeni yapılan evlere yönelimi yansıtan bu durum, dünyanın başka kentlerinde de yaygındır.

Objelerin Sessizliği ve Belagatı, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Objelerin Sessizliği ve Belagatı, 2017
Karışık teknik

Sanatçının izniyle
Arts Council Korea’nın desteğiyle üretilmiştir.

Kaari Upson

d. 1972, San Bernardino, California, ABD
Los Angeles, California, ABD’de yaşıyor

Kaari Upson, ev alanını ve bu özel alanın içeriğini neredeyse antropolojik bir yaklaşımla ele alır. Yapıtlarında bellek ve duygu, dekorasyon ve düzensizlik, arzu ve tiksinti yaşantılarını ve temsillerini inceler. Upson İstanbul Bienali’nde, Avusturyalı filozof Alexius Meinong’un ortaya attığı “ev-siz nesne” kavramı üzerine araştırmasını ileriye taşıyor. Slavoj Žižek’in de belirttiği gibi, bu nesnelerin “hiçbir yeri yoktur... ne gerçeklikte ne de olanaklının alanında.” Upson’un bu hayaletimsi ve hayali dünyasının heykel “sakin”leri – sokağa atılmış, atılırken de zarar görmüş ve dönüşüme uğramış olan mobilyalar ve eşyalar – esrarengiz bir havada, hem eve ait olanın tanıdıklığını hem de onun karşıtının ayartıcılık ve bilinemezliğini çağrıştırır.

Bienal’de, Upson’un Las Vegas ve civarında 1970’lerde bir arazi üzerine inşa edilmiş birbirinin aynı evlere ziyaretlerini kayda aldığı Mükemmel Suretin Peşinde (2016) başlıklı video çalışması da yer alıyor.

Çerçöp Çerçöp, 2015, Hommelette, 2017 ve Konumlanmış, 2015
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Hommelette, 2017
Üretan, pigment

270 Derecede 90 Derece, 2016
Ek (3 Delik), 2017
O/O, 2017
Çerçöp Çerçöp, 2015
Konumlanmış, 2015
Üretan, pigment, alüminyum

Mükemmel Suretin Peşinde, 2016–17
Tek kanallı video, ses, renk, 36’18’’

Sanatçı, Massimo De Carlo (Milano/Londra/Hong Kong) ve Sprüth Magers’in (Berlin/London/Los Angeles)izinleriyle

Massimo De Carlo (Milano/Londra/Hong Kong) ve Sprüth Magers’in destekleriyle sergilenmiştir (Berlin/London/Los Angeles).

Kemang Wa Lehulere

d. 1984, Cape Town, Güney Afrika
Cape Town, Güney Afrika’da yaşıyor

Kemang Wa Lehulere, heykel ve enstalasyonlarında, gerek kendi ülkesi Güney Afrika gerekse başka bir yerden, farklı renkli ve farklı geçmişlere sahip insanların eğitimde ya da deneyimlerinde hissettikleri bölünmeleri ele alır. Lehulere’nin Kuşlar Konferansı (2017) başlıklı enstalasyonu, karşıtlıklar, kimlikler ve inanç sistemleriyle yarılmış olan bir dünyadaki güncel grup dinamiklerini inceliyor. Adını Dave Holland Quartet’in bir albümünden alan enstalasyonda, tarihten silme girişimleri, artık var olmayan unutulmuş ülkelerden esinlenilerek yapılmış on altı karatahta aracılığıyla araştırılıyor. Bunlara on altı kuş evinden oluşan bir kümeyle Türkiye’dekiler gibi bir okul sırası eşlik ediyor ve hem günümüzde toplanma özgürlüğüne getiren kısıtlamalar hem de “hakikat-sonrası” ve kurumsal çatışmaların damga vurduğu bir çağda kurumsal ırkçılığın ve adaletsizliğin mirası mercek altına alınıyor.

Kuşların Konferansı, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Kuşların Konferansı, 2017
Kullanılmış okul sırası, ahşap, sprey boya, tebeşir, karatahta boyası

Sanatçı ve Stevenson’ın (Cape Town ve Johannesburg) izinleriyle

Yonamine

d. 1975, Luanda, Angola
Harare, Zimbabwe’de yaşıyor

Yonamine’in yoğun bir şekilde katmanlı kolajları, Afrika ve Avrupa kentlerinde tanıklık ettiği kültürel etkileşim, ayrımcılık, gezginlik, toplumsal farklılaşma ve kentsel dönüşüm olgularından yola çıkar. Bu kolajlar, doğrudan sokaktan ve kent alanlarından alınmış yerel imgelerden oluşur. Bunu tamamlayan bir şekilde, içlerinde duvar yazıları, dövme sanatı, sokak sanatı, tutkalla yapıştırma tekniği, markaların kendine özgü yazı stilleri, amblemleri ve sokak afişlerinden birçok öğe barındırırlar.

Yonamine 15. İstanbul Bienali için doğrudan İstanbul Modern’in duvarlarında, mekâna özgü bir enstalasyon yaratarak internette – sanatçı bu alanı kamusal alanın dijital uzantısı olarak görüyor – ve Türkiye’deki popüler imgeler arasında bulduğu görselleri değiştirerek yapıtına kattı. Küreselleşme ve kapitalizmin görsel ve ikonlarını öne çıkarmakla birlikte, bu yapıtlar aslında farklı mekân ve zamanlara yayılmış olan hafızaların ve tarihlerin birikimine ve silinip yok edilmesine, Yonamine’in farklı kültürler, uluslar ve kent yaşamları “ara”sında olma hâlini hem bedeninde hem de ruhunda nasıl deneyimlediğine işaret ediyor.

Siyaha Geri Gitmek, 2015
Fotoğraf: Cristina Guerra Contemporary Art

Sergilenen işler

Kaboom! 1, 2017
Haplaröldürür, 2015
Siyah Akman, 2015
Drontheimer Sokak 19 I, 2015
Kaboom! 1, 2017
Haplaröldürür, 2015
Siyaha Geri Gitmek, 2015
Tuval üzerine karışık teknik
Sanatçı ve Cristina Guerra Contemporary Art’ın (Lizbon) izinleriyle

Tamam 1, 2017
Tamam 2, 2017
Tamam 3, 2017
Karışık teknik
Sanatçı ve Cristina Guerra Contemporary Art’ın (Lizbon) izinleriyle

İsimleri Yok, 2015
Tuval üzerine karışık teknik
Fundação de Serralves - Museu de Arte Contemporânea (Portekiz, Porto) Koleksiyonu

Adım Bond, 2015
Tuval üzerine karışık teknik
Özel Koleksiyonun izniyle

Cristina Guerra Contemporary Art’ın (Lizbon) desteğiyle üretilmiştir.

Xiao Yu

d. 1965, İç Moğolistan
Pekin, Çin’de yaşıyor

Xiao Yu’nun Zemin (2014/17) başlıklı yapıtı, İstanbul’un kuzeyinden getirilip iki Çinli köylü tarafından yetiştirilen bir eşeğin yer aldığı süreli bir performans. Hayvanın çektiği saban ve insan ikilisi, tarımsal etkinliğin en kadim biçimlerinden birini temsil ediyor. Ama giderek kentlileşen dünyamızda pek çok insan böyle bir fiziksel emek sürecini yaşamış değil. Yapıt, doğa ile tarım arasındaki karşılıklı bağımlılık, evcilleştirilmiş hayvanlar ve onların insanlarla ilişkisinin yanı sıra emek ve teknolojik yayılma kavramlarını da konu ediniyor. Ekolojik kırılganlığın vardığı boyutları, su ve yiyecek kıtlılığının yaşanacağı bir çağın yaklaşmakta olduğunu anlayınca, artık belki de insanın doğa üzerinde egemen olmaktan çıktığını ve doğanın insan üzerinde egemen hale geldiğini düşünmek mümkün: Yollar tersine dönerken doğa insan üzerindeki hâkimiyetini daha çok hissettiriyor.

Performans sadece bienalin açılış haftasında, toprak ve çimento karışımı saban izlerinde katılaşana dek gerçekleşti.

Zemin, 2014/17
Fotoğraf: Ilgın Erarslan Yanmaz

Sergilenen işler

Zemin, 2014/17
Çimento, kumlu toprak, eşek, saban, çiftçiler

Sanatçının izniyle
Dr. Uli Sigg ve Pace Gallery’nin (Pekin) destekleriyle üretilmiştir.

Mahmoud Khaled

d. 1982, İskenderiye, Mısır
Trondheim, Norveç’te yaşıyor

2001 yılında Mısır’da, Nil Nehri üzerinde gay disko teknesi Queen Boat’a yapılan baskında elli erkek gözaltına alındı. Bu erkeklerin hepsi tutuklandı, işkence gördü, basında teşhir edilerek itibarları ayaklar altına alındı. Kim oldukları belli olmasın diye mahkemede yüzlerini beyaz örtülerle gizlemişlerdi. Basında yer alan bir fotoğrafta, yüzü kısmen açıkta kalmış bir erkek ağlarken görülüyordu. Bu dokunaklı görüntü, Mısır’da hâlâ eziyete uğrayan eşcinseller için, zorla teşhir edilmenin, kendilerine çektirilen acıların ve gizlenmek zorunda kalmalarının bir simgesi haline geldi.

Khaled’in Proposal for a House Museum of an Unknown Crying Man (Meçhul Ağlayan Adam Müze Evi İçin Tasarı, 2017) başlıklı yapıtı, bu tarihi olaya dayanmakla birlikte, sanatçının kendi ülkesi Mısır gibi yerlerde itibarsızlaştırılarak damgalanan grupları temsil eden bir bireyin kurgulanmış yaşamöyküsünden ayrıntılara yer veriyor. Bu bilgili ve kültürlü meçhul adamın müze evinde, resimler, heykeller, nesneler, fotoğraflar ve kişisel eşyaları yer alıyor. Khaled’in yapıtı, İstanbul Modern ve Galata Rum İlköğretim Okulu’nun yanı sıra Cihangir’de (Orhan Pamuk’un tasarladığı, yine kurgusal bir müze olan Masumiyet Müzesi’ne de yakın) bir modern köşkte yer alan ARK Kültür’de sergileniyor. ARK Kültür, Khaled’in ağlayan adamının referans noktalarından biri olan bir antika satıcısının –o da bir eşcinseldi– eskiden yaşadığı evdir. Kurgusal müzeyi gezerken izleyiciye eşlik eden sesli rehber, müzeyi bir komşunun, yani meçhul bir adamın özel yaşamında olup bitenleri hem yakından hem de uzaktan kısmen izleme fırsatı bulmuş birinin bakış açısından anlatıyor. Bu bakımdan yapıt, bir yandan özel bir yaşamöyküsünü, tarihi ve kimliği belgeleyerek anlatırken, bir yandan da teşhir ve gizlenme diyalektiği; komşuluk, gözlemcilik ve tanıklığın iç içe geçişi; kamusal ve özel alanlar arasındaki ilişkiler; Ortadoğu ve Afrika’daki eşcinsellerin karmaşık tarihi ve hâlâ yaşadıkları eziyetler gibi çok daha genel sorularla meşgul oluyor.

Meçhul Ağlayan Adam Müze Evi İçin Tasarı, 2017, ayrıntı

Sergilenen işler

Meçhul Ağlayan Adam Müze Evi İçin Tasarı, 2017
Karışık teknik

Sanatçının izniyle
Arts Council Norway, Ari Meşulam ve Office for Contemporary Art Norway destekleriyle üretilmiştir.

Adel Abdessemed

d. 1971, Konstantin, Cezayir
Londra, Birleşik Krallık ve Paris, Fransa’da yaşıyor

Adel Abdessemed’in yapıtı Feryat (2013) maddi tarih ile insan trajedisini iç içe geçirir. Heykel 1972 yılında fotomuhabir Nick Ut tarafından Güney Vietnam birliklerinin Kuzey Vietnam’a düzenlediği bombardıman sırasında çekilmiş meşhur siyah beyaz fotoğraftan yararlanır. Fotoğrafta dört küçük çocuk, bir yolda üzerlerine napalm bombaları yağarken çığlıklar içinde fotoğraf makinesine doğru koşarken görülür.

Abdessemed tarafından bağlamından tamamen koparılmasıyla birlikte insanın insana benzerliği farklı bir yabancılaşma ve tekinsizlik havası yayar hâle gelir, zamanda donmuş gibi görünür. Yapıt bize evini, huzurunu, onurunu ve yaşamını yitirmenin ne demek olduğunu anlatır; acı ve şiddetin trajik zaman dışılığını gösterir.

Feryat, 2013
Fotoğraf: Dylan Perrenoud

Sergilenen işler

Feryat, 2013
Fildişi
Sanatçı ve Blum & Poe’nun izinleriyle

Njideka Akunyili Crosby

d. 1983, Enugu, Nijerya
Los Angeles, Kaliforniya, ABD’de yaşıyor

Njideka Akunyili Crosby, akrilik ve kâğıtla transfer baskı yöntemlerini kullandığı yapıtlarında, imgelerin kopyalanışını, belleğin konturlarını ve yeniden üretilen, aktarılan ve taşınan temsillerin, yerlerin ve insanların arkalarında bıraktıkları izleri konu edinir. Resimlerde, içinde ailevi ve ortak kültürel tarihler –bunlar çoğunlukla sanatçının Nijerya’da geçen çocukluğuna ya da ABD’de yaşayan Nijerya diasporası içindeki deneyimlerine dayanmaktadır– barındıran iç mekânlar öne çıkar.

‘Güzel Olanlar’ Seri #1c, 2014
Fotoğraf: Njideka Akunyili Crosby

Sergilenen işler

Nyado: Boynunun Etrafındaki Şey, 2011
Büyükannenin Oturma Odası, 2016
‘Güzel Olanlar’ Seri #1c, 2014

Kâğıt üzerine kömür kalem, akrilik, renkli kurşun kalem, dantel, kolaj ve transfer

Sanatçı ve Victoria Miro’nun (Londra) izinleriyle
Victoria Miro’nun (Londra) desteğiyle sergilenmiştir.

Alejandro Almanza Pereda

d. 1977, Meksiko, Meksika
Guadalajara, Meksika’da yaşıyor

Alejandro Almanza-Pereda Boşluk Korkusu (2010–17) başlıklı serisinde, Romantik tarzda yapılmış manzara ve janr resimlerini kullanıyor. 15. İstanbul Birenali’nde görülen tabloları sanatçı Türkiye’de arayıp bulmuş.

Almanza Pereda, beton gibi bir inşaat malzemesini dış alan manzaralarıyla karşı karşıya getirerek insan eliyle gerçekleştirilen inşaatlardaki boşluk doldurma süreçlerine dikkat çekiyor. Seriye adını veren “horror vacui” –“boş alan korkusu ya da antipatisi”– bir resim düzleminin negatif boşluklarını detaylarla doldurmaya dayalı geleneksel bir görsel tekniktir. Enstalasyonda, insanların coğrafyayı kendi isteklerine göre durmadan ve aşındırarak biçimlendirmelerinin karşısına pastoral bir doğa manzarası konuyor.

Boşluk Korkusu (Sonbahar Sahnesi #2), 2017
Fotoğraf: Poyraz Tütüncü

Sergilenen işler

Boşluk Korkusu (Sonbahar Sahnesi #2), 2017
Boşluk Korkusu (Göl Sahnesi), 2017
Boşluk Korkusu (İlkbahar Sahnesi #2), 2017

Yağlıboya tablosu, beton

Sanatçı ve ChertLüdde’nin (Berlin) izinleriyle
Elif Bayoğlu & Mehmet Erdem’in desteğiyle üretilmiştir.

Berlinde De Bruyckere

d. 1964, Gent, Belçika
Gent, Belçika’da yaşıyor

Konuşmak (1999) başlıklı yapıtında Berlinde De Bruyckere kendini sergilemeye ve gizlenmeye yönelik araştırmasını daha da ileri götürüyor. Heykeli insanlar arası iletişimin, gizlilik ve birleşmenin, yakınlık ve konuşmanın dopdolu bir alegorisi haline geliyor. Yapıt sanki şunu soruyor gibi: İki insan gerçekten anlamlı bir şekilde birbiriyle konuşabilir mi? Birbirini anlamak mümkün müdür? Kim, kimin adına ve kime konuşabilir? Aslında yapıt, günümüz dünyasının güncel sorularını da akla getiriyor: İnsanlar arası iletişim gittikçe daha az görünür ve kamuya daha az açık özel bir iletişim hâline mi geliyor? Yoksa bu heykeller, özgürce konuşabilecekleri tek özel alanları olduğu için mi kendilerine böyle bir kaçak “ev” kurmuşlar? O zaman yakınlık ve birbirini anlama bir geri çekilme anlamına mı gelmelidir? Bu heykel konuşma özgürlüğünün tehdit altında olduğunu mu göstermektedir? Peki öyleyse tehdit eden kimdir?

Konuşmak, 1999
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Konuşmak, 1999
Metal, ahşap, battaniyeler, polyester, poliüretan
200 x 140 x 80 cm

Sanatçı, M HKA Koleksiyonu ve Flemish Community Koleksiyonu izinleriyle
M HKA ve Flemish Community Koleksiyonu
Flanders State of the Art desteğiyle sergilenmiştir.

Vajiko Chachkhiani

d. 1985, Tiflis, Gürcistan
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Vajiko Chachkhiani’nin yapıtları, çoğunlukla yaşayan şimdinin kendini geçmiş yaşamdan ve tarihten ayırıp ayırmadığını ya da nasıl ayırdığını sorguluyor. Yaşam Yolu (2015) başlıklı videosu, insanın kapatılma koşulları altındaki varoluşunun bir portresi.

Yapıt, gözlem, etkinlik, entropi ve yaşlanmanın gergin diyalektiği üzerine yoğunlaşıyor. Kendimizi, ahşap çerçevesi çatlamış ve pul pul dökülmüş bir pencerenin karşısında buluyoruz. Bir süre sonra kadraja bir adam giriyor, karanlık odanın içinde o da gözlerini dikmiş bize bakıyor. Bizi mi gözetliyor? Yoksa biz mi onun dünyasına bakıyoruz? Bu bakış, bildik dostane bir ifade mi, yoksa bir toplumsal denetim aracı mı?

Yaşam Yolu, 2015
Video karesi

Sergilenen işler

Yaşam Yolu, 2015
Tek kanallı HD video, 3’34’’

Sanatçı ve Daniel Marzona’nın (Berlin) izinleriyle

Gözde İlkin

d. 1981, Kütahya, Türkiye
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

Buluntu kumaşlar ve evde farklı amaçlarla kullanılan dokuma ve örtülerle çalışan Gözde İlkin, kültürel kodları ve kolektif hafızayı cisimleştiren nesnelerle ilgileniyor. Bu kumaşları tarihin izlerini taşıyan son derece sıcak ve tanıdık malzemeler gibi kullanırken, kendi imgelerini resmin yanı sıra işleme ve dikiş gibi tekniklerle şekillendiriyor. Hem sembolik hem de soyut formları, bazen toplumsal ve politik ilişkileri, çatışmaları ve iktidar tanımlarını, bazen de toplumsal cinsiyeti, cinselliği ve kent tarihlerini temsil etmek için kullanır. İlkin, 15. İstanbul Bienali’nde kendi ailesine ait kumaş ve örtülerle oluşturduğu bir dizi yapıtını sergiliyor. Bunları annesiyle anneannesinden öğrendiği kesme, delik açma, sökme, aplik ve bağlama gibi teknikler kullanarak dönüşüme uğratıyor. İlkin’e göre, kumaşlardaki örüntüler bellekle bugün arasında, hayal edilmiş olanla gerçek arasında köprü kuran yapılar.

Gezek (Kabul Günü), Lütfen Dans Pistini Boşaltın! serisinden, 2009
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Devrik Ev, 2017
8 yapıttan oluşan bir seri

Lokum Yiyen Oğlanlar, 2008
Sanatçının ve artSümer Galeri’nin izinleriyle
Leila Heller Koleksiyonu

Gezek (Kabul Günü), tfen Dans Pistini Boşaltın! serisinden, 2009
Sanatçının ve artSümer Galeri’nin izinleriyle
Ebru Özdemir Koleksiyonu

Kumaş üzerine el dikişi ve boya

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle üretilmiştir.

Liliana Maresca

d. 1951, Buenos Aires, Arjantin
ö. 1994, Buenos Aires, Arjantin

Liliana Maresca, tüm heykel ve performanslarını, Arjantin’de diktatörlüğün kuruluşundan devlet şiddetinin nihayet sona erdiği 1983’e kadar süren, devlet terörizmi ve kanlı çatışmaların, faili meçhul cinayet ve kayıpların yaşandığı bir dönemde üretti.

Maresca’nın 1984 tarihli fotoğraflardan oluşan başlıksız serisinde, Marcos López’in fotoğrafladığı bir foto-performans yer alıyor. Buenos Aires’te Parque Lezama’nın yanındaki terk edilmiş Marconetti binası o zamanlar aralarında Maresca’nın birlikte çalıştığı Daniel Riga’nın da bulunduğu sanatçıların işgali altındaydı. İçerisi ile dışarısı arasında bir geçişi temsil eden bu imgeler, bireysel eylemler yoluyla politik bir adım atmaya işaret etmesi bakımından aynı zamanda politik bir değer taşırlar.

Recolecta, 1990/2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

İsimsiz. Liliana Maresca, Marconetti Binası’nda, 1983/2017
Foto-performans, Ilford kâğıt üzerine selenyum jelatin gümüş baskı

İsimsiz. Liliana Maresca, Marconetti Binası’nda, 1983/2017
Foto-performans, Ilford kâğıt üzerine selenyum jelatin gümüş baskı

İsimsiz. Liliana Maresca, Marconetti Binası’nda, 1983/2017
Foto-performans, Ilford kâğıt üzerine selenyum jelatin gümüş baskı

İsimsiz. Liliana Maresca, Marconetti Binası'nda, 1983/2017
Foto-performans, Ilford kâğıt üzerine selenyum jelatin gümüş baskı

Archivo Liliana Maresca ve Marcos López’in izinleriyle

Recolecta, 1990/2017
Centro Cultural Recoleta’da Recolecta yerleştirmesindeki beyaz ağır yük arabası
Ahşap, kâğıt, karton, metal ve başka objeler, lateks bazlı boya
Archivo Liliana Maresca’nin izniyle

Lee Miller

d. 1907, Poughkeepsie, New York, ABD
ö. 1977, Chiddingly, East Sussex, Birleşik Krallık

Almanca Unheimlich ya da “tekinsiz” sözcüğü, bildik veya sıradan bir şeyin ürkütücü, dehşetengiz ya da tuhaf görünmeye başlamasının bizde yarattığı duyguyu tanımlar. Sözcük ev içi mekânlarımız gibi en tanıdık ve sevgi dolu alanların, belli koşullar altında garip veya korkutucu bir hâle bürünmeye ne kadar da açık olduğunu gösterir. ABD’li gazeteciler Lee Miller ve David E. Scherman’ın çektiği tarihî fotoğraflar serisi, bu tür temaları öne çıkarır.

Miller ve Scherman 1945 yılında bir Almanya gezisine çıktı. Güney Almanya’da Münih’e geçerek Adolf Hitler’in dairesinde ve Hitler’in metresi Eva Braun’un yandaki evinde kalabilmeyi başardılar.

Eva Braun’un yatağında Lee Miller, 12 Wasserburger Straße, Münih, Almanya, 1945/2017
Fotoğraf: ©Lee Miller Archives, İngiltere 2017. Tüm hakları saklıdır. leemiller.co.uk

Sergilenen işler

Hitler'in dairesinde Kral George VI bira kupası - Chamberlain'den Hitler'e hediye, 16 Prinzregentenplatz, Münih, Almanya, 1945/2017

Frau Gardner Hitler'in dairesinde, 16 Prinzregentenplatz, Münih, Almanya, 1945/2017

Hitler'in evinde Mussolini'nin fotoğrafı, 16 Prinzregentenplatz, Münih, Almanya, 1945/2017

Lee Miller, Hitler'in küvetinde, Hitler'in dairesinde, 16 Prinzregentenplatz, Münih, Almanya, 1945/2017

Lee Miller, David E Scherman ile birlikte

Hitler'in banyosu, Hitler'in dairesi, 16 Prinzregentenplatz, Münih, Almanya, 1945/2017

Eva Braun'ın evi, 12 Wasserburger Straße, Münih, Almanya, 1945/2017

Eva Braun'un evindeki yatak, 12 Wasserburger Straße, Münih, Almanya, 1945/2017

Eva Braun’un yatağında Lee Miller, 12 Wasserburger Straße, Münih, Almanya, 1945/2017

Daha önce Eva Braun'u koruyan SS polisinin yaşadığı evde Yerinden Edilmiş Rus Kişilerin çocukları, 12 Wasserburger Straße, Münih, Almanya, 1945/2017

Modern dijital kromojenik sergi baskısı
Lee Miller Archives Koleksiyonu’nun izinleriyle

Aude Pariset

d. 1983, Versay, Fransa
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Gezegenimiz üzerinde silinemez, geri döndürülemez izler bıraktığımız son 150 yılda doğanın kendisinin kırılganlığı da ortaya çıktı. Örneğin plastik doğal süreçlerle parçalanmıyor ve yüzlerce yıl yok olmadan kalıyor. Aude Pariset’nin Toddler Promession® (2016) başlıklı enstalasyonunda Tenebrio molitor cinsi kurtlar suni köpükten bir şilteyi yiyerek çevreyi kirleticiliğiyle nam salmış bu malzemeyi sindirme yoluyla doğada çözünür hâle getiriyorlar. Pariset insanın doğal ekolojiyle etkileşiminin yanı sıra bunun ev mekânı ve çocuk yetiştirmeyle ilgisini üstüne düşünüyor.

Toddler Promession®, 2016
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Toddler Promession®, 2016
Gulliver yatağı, pleksi, tekerlekler, ekstrüzyon polistiren, un kurtları, hava deliği

Sanatçı ve SANDY BROWN’ın (Berlin) izinleriyle

Sim Chi Yin

d. 1978, Singapur
Pekin, Çin’de yaşıyor

Sim Chi Yin’in projesi Sıçan Kabilesi (2011–14), şehirdeki yeraltı mekânlarının üçte birini oluşturan ve sayısı 6 bini bulan bu bodrum ve sığınaklarda barınan düşük ücretli göçmen işçilerin bir portresi. Chi Yin’in fotoğrafları, ismini Pekin’de yeraltında barınan ve çalıştıkları şehir merkezinin yakınında yaşamak için gün ışığının çok az olduğu ya da hiç olmadığı, minimum konfora sahip bu sıkışık yerlerde kalan toplumsal tabakaya Çin medyasının taktığı küçümseyici ifadeden (“sıçan kabilesi”) alıyor.

Küreselleşmenin fazlasıyla fiziksel bedelinin bir portresi olarak Chi Yin’in projesi, bazılarının asla yüzleşmek zorunda kalmadığı göç ve sömürü gerçeklerine insani bir suret kazandırırken, küresel sermayenin şehirlerdeki etkilerine dikkat çekiyor.

Jing Ranming, Sıçan Kabilesi serisinden, 2011–14

Sergilenen işler

Sıçan Kabilesi’nden seçmeler, 2011–14

Ling Shenjie, Liu Hao ve bir arkadaş, 2011–14
Jia Ruixin ve Cheng Huan, 2011–14
Xiao Si, 2011–14
Ji Lanlan ve Yu Qi, 2011–14
Chen Laxiu, 2011–14
Ren Liang, Wang Shaobao ve Feng Delun, 2011–14
Zhou Limei ve Zhao Qingxuang, 2011–14
Big Rain, 2011–14
Jing Ranming, 2011–14
Niu Song ve Zhao Ansheng, 2011–14
Zhang Xinwen, 2011–14
Zhuang Qiuli ve Feng Tao, 2011–14

Photo Rag® Baryta üzerine Giclee baskı

Sanatçının izniyle
National Arts Council Singapore’un desteğiyle üretilmiştir.
Singapore International Foundation’ın desteğiyle sergilenmiştir.

Dayanita Singh

d. 1961, Yeni Delhi, Hindistan
Yeni Delhi, Hindistan’da yaşıyor

Dayanita Singh’in işleri, evlerimizin “biz”i – tercihlerimizi, anılarımızı ve bakışımızı – yansıtmak için öznel olarak bir araya getirilme şeklini araştırıyor. Singh’in – arkadaşlarının ve komşularının evlerini ya da görüntülerini yakalayan – “müzeler”i taşınabilir yapılardan oluşuyor; öznel olarak yakalanmış olduklarından öznel şekilde yeniden yapılandırılabiliyorlar. Döküntü Müzesi (2016), özüne indirgenmiş bir müze mefhumunu temsil ediyor: temel nesneler ve mobilya. Singh, mekânla zamanın buluştuğu yerler olarak arşivlerin yanı sıra geçmişten seçerek yeniden birleştirdiğimizde ortaya çıkan bellek fiilleriyle ilgileniyor.

Döküntü Müzesi, 2016
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Döküntü Müzesi, 2016
73 çerçeveli fotoğraf, tik ağacı, müze akriliği, 1 büyük yapı, 1 yatak, 1 sıra & tabure, 1 masa & tabure, ziyaretçi bankı, kâğıt ağırlığı, her biri çerçeveli 3 fotoğrafı taşıyan 6 küçük yapı, her biri çerçeveli 5 fotoğrafı taşıyan 3 küçük yapı, her biri çerçeveli 20 fotoğrafı taşıyan 2 saklama ünitesi

Sanatçı ve Frith Street Gallery’nin (Londra) izinleriyle

Tatiana Trouvé

d. 1968, Cosenza, İtalya
Paris, Fransa’da yaşıyor

Tatiana Trouvé, İstanbul Bienali için, kulübeye benzer iki karton yapıyı bronza döktü̈. Güneş Sisteminde Bir Yerlerde (2016–17) başlığını taşıyan ilk kulübede, günümüzde izlenen göç yollarının yer aldığı bir harita yerleştirilmiştir.  Büyük Yönünü̈ Şaşırma Atlası (2017) başlıklı ikincisi ise, yeryüzüne ilişkin fiziki verileri, gezegenler, güneş ve evrenin sonunu gösteren zaman çizelgesiyle üst üste getirir.

Trouvé’nin Bienal’de sergilenen 2002’den 2016’ya (2017) başlıklı diğer yapıtı ise bir totem formunda. Heykeli oluşturan, on dört yılda gerçekleştirdiği tüm sergilerin hazırlık sürecinde Trouvé’ye eşlik eden asistan ekibinin kullandığı sabun parçaları, bronza döküldükten sonra boyanmış. Kulübe yerleştirmeleri ve bunların tarihi birlikte oluşturma sürecine göndermeleriyle birleştirdiğimizde, bu heykel de bir yapıtın pek çok elin değdiği ortaklaşa yapım sürecinin somut bir işaretine dönüşüyor.

Sergi görüntüsü, Pera Müzesi
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren
© Tatiana Trouvé / ADAGP, Paris, 2017

Sergilenen işler

Güneş Sisteminde Bir Yerlerde, 2016–17
Bronz, bakır, alüminyum, boya, patine

Buharlaşan Krater, 2017
Bronz, pleksiglas, boya, patine

Büyük Yönünü Şaşırma Atlası, 2017
Bronz, bakır, alüminyum, beton, boya, patine

2002’den 2016’ya, 2017
Patineli bronz, boya

Sanatçı ve König Galerie’nin izinleriyle
© Tatiana Trouvé / ADAGP, Paris, 2017
König Galerie’nin desteğiyle sergilenmiştir.

Tsang Kin-Wah

d. 1976, Shantou, Çin
Hong Kong’da yaşıyor

Yahudi-Hıristiyan eskatolojisi, metafizik, varoluşçuluk ve Kutsal Kitap’taki sözler gibi çeşitli kaynaklardan yararlanan Yedi Mühür (2009-) içindeki yedi video, dünyanın sonuna ilişkin felsefi ve dini fikirler gibi kıyamet temalarını ele alır. Bu temalar ebedi dönüş düşüncesini yansıtan bir formda sunulur – bu sürekli akan, hareketli sözcük düzenlemeleri sonsuz bir döngü̈ içine yerleştirilmiştir.

İstanbul Bienali’nde, Tsang’ın Yedi Mühür (2009-) serisi içinden Dördüncü Mühür – O Gayesiz Ve O İkinci Defa Ölmek İstiyor (2010) başlıklı çok kanallı bir video enstalasyonu yer alıyor. Video, yaşam ve ölüm, mücadele ve zafer, kibir ve iktidar, yükseliş ve düşüş güzergâhlarını takip eden bir dizi hareketli sözcükten oluşuyor. Yerdeki hareketli yansımalarıyla korku ve kıyametin baş döndürücü̈ bir ifadesini oluşturan bu sözcükler, içteki ruhsal bir kargaşayı ve bu dünyaya ait olmama duygusunu ya da ebedi bir yurt özlemini çağrıştırıyor.

Dördüncü Mühür – O Gayesiz Ve O İkinci Defa Ölmek İstiyor, 2010
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Dördüncü Mühür – O Gayesiz Ve O İkinci Defa Ölmek İstiyor, 2010
Dijital video ve ses enstalasyonu, 6’25”

Sanatçının izniyle

Andra Ursuta

d. 1979, Salonta, Romania
New York, NY, ABD’de yaşıyor

Dışsal tarihsel gerçeklikler ile evin içsel mekânı arasında bir bağlantı vardır. Mimari, kişisel eşyalar, tasarım ve işlevsel düzenlemeler ve planlar: Tüm bunlar özgün kişisel tarihleri ve politik uğrakları yansıtır. Ursuta gündelik malzemeler kullanarak, Romanya’nın Salonta köyü, T. Vladimirescu sokağındaki çocukluğunun geçtiği evin odalarının minyatür kopyalarını üretti.

Ursuta’nın yapıtlarının başlıkları bir evin işlevsel özel mekânlarını yansıtır, ama bu kişisel mekânlar bile tarihsel gerçekliklerin izlerini taşır. Ursuta’nın çocukken yaşadığı sokağın o zamanlar Romanya’nın devrimci kahramanlarından biri olarak görülen Tudor Vladimirescu’nun adını taşıyor olması, hâkim ulusalcılığın bir dışavurumudur.

T. Vladimirescu No. 5, Kiler, 2013
Fotoğraf: Uli Holz

Sergilenen işler

T. Vladimirescu No. 5, Kiler, 2013
Ahşap, metal, cam, kumaş, boya
Sanatçı ve Artemis Baltoyanni Koleksiyonu’nun izinleriyle

T. Vladimirescu No. 5, Yatak odası, 2013
Ahşap, metal, cam, kumaş, boya
Sanatçı ve Aishti Foundation’ın izinleriyle

Massimo De Carlo’nun (Milano/Londra/Hong Kong) desteğiyle sergilenmiştir.

Fred Wilson

d. 1954, New York, NY, ABD
New York, NY, ABD’de yaşıyor

Fred Wilson’ın yapıtı, küresel kültürel tarihler bağlamında içerme, dışlama ve silerek yok etme politikalarını ele alır. Bunun için, müzelerde benimsenen sergileme geleneklerinin yanı sıra kültürel, ekonomik ve sanatsal anlatılarda incelenmeden geçilen ırk ve ırka ilişkin mefhumları sorgulamaya açar.

Wilson’ın İstanbul Bienali için ürettiği enstalasyonunda, Osmanlı kültürü ve bu kültürde siyahların oynadığı rolle ilişkili olan el yapımı bir dizi nesne yer alıyor. Çoğu Osmanlı topraklarına köle ticareti yoluyla gelmiş olan siyahlar bölgede uzun bir geçmişe sahiptir ve bugün kendilerini Afrikalı Türkler ya da Afrikalı Anadolulular olarak tanımlamaktadırlar.

Afro Kısmet, 2017, ayrıntı
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Afro Kısmet, 2017

Tarihî fotoğraflar, gravürler ve yağlı boya tabloları; çağdaş akrilik tablolar ve minyatürler, 19. yüzyıl sonlarından Othello posteri, M.Ö. 3. yüzyıldan kalma antropomorfik terrakotta şişesi, M.Ö. 5. yüzyıldan cam asmalar; çağdaş İznik çini panelleri, halı, avize heykeller, küre heykeli, üfleme cam heykeller; 20. yüzyılın ikinci yarısından kalma ahşap Afrika maskesi, 20. yüzyılın sonundan Afrika figürleri, ahşap sahte duvar, kuş kafesi, antik sandalye ve masa, duvar vinili, monte edilmiş fotoğraf taramaları, deniz kabukları

Sanatçı ve Pace Gallery’nin izinleriyle (New York)
Denver Art Museum’ın desteğiyle üretilmiştir ve sergilenmiştir.

Yoğunluk

2013’te İstanbul, Türkiye’de kuruldu
İstanbul, Türkiye’de çalışıyorlar

Sanat ve mimari kökenli İstanbullu sanat inisiyatifi Yoğunluk, mekânın insan deneyimini koşullama biçimlerine odaklanıyor. Topluluk yeni çalışması Ev’de (2017), İstanbul’da, atölye olarak kiraladıkları bir apartman dairesini dönüşüme uğrattı. İzlenimci ve atmosferik çalışma, ışıklandırma, ses ve atmosferdeki değişikliklerin ne kadar çarpıcı etkileri olabileceğini göstererek, dışsal ve fiziksel yönleriyle dünyaya dönük bilişsel deneyimlerimizi birbirine bağlamayı amaçlıyor.

Enstalasyon, boyutları ve asgari ışıklandırması nedeniyle aynı anda sadece üç ziyaretçi tarafından gezilebiliyor. Ziyaretçilerin nesnelere dokunmaları teşvik ediliyor.

Ev, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Ev, 2017

Silikon, yemek masası, sıra, tabaklar, çatallar, bıçaklar, kaşıklar, bardaklar, mumlar, koltuk, çay masası, sandalyeler, kitaplar, resimler, çizimler, lamba, karartıcı, hoparlör, aydınlatma, saat

Yoğunluk’un izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle üretilmiştir.             

Stephen G. Rhodes

d. 1977, Houston, Texas, ABD
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Cinsiyete göre ayrılmış bir hamamın kadın bölümünde yer alan Stephen G. Rhodes’un çok mekânlı enstalasyonu, yeryüzündeki kırılgan zaman çizgimizi kısaltmakta olan insani güçlerin  bir yorumu. Çokkatmanlı yapıt, insanların nasıl hem muazzam yıkımlara ve acılara –“kaya gazı çıkarma”, mülteci krizi, Almanya’da popülist sağın yükselişi ve dünya çapında keskin politik kutuplaşma da dâhil– yol açabildiğini hem de bu süreçleri görmezlikten gelip örtbas edebildiğini gösteren yakın tarihli örneklere dayanıyor.

Willkommen Varsayımı: Ya da Özel Mülkiyetsizlik ve Ahbaplar, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Ceylan

Sergilenen işler

Willkommen Varsayımı: Ya da Özel Mülkiyetsizlik ve Ahbaplar, 2017
Enstalasyon, karışık medya ve film

Sanatçı ve Galerie Isabella Bortolozzi’nin izinleriyle
Zabludowicz Collection’ın desteğiyle sergilenmiştir.

Tuğçe Tuna

d. 1973, Mons, Belçika
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor.

Koreograf, dans sanatçısı, akademisyen Tuğçe Tuna’nın 15. İstanbul Bienali kapsamında sunacağı Beden Damlaları eseri; kinestetik empatiye, bedenin biriktirdiklerine ve görünmeyen kayıplarına, bedenin zihinde ve mekânda ardında bıraktıklarına odaklanıyor.

Sanatçı birbirine komşu bedenleri hamamın birleştirici kubbesi altında bir araya getirerek, mekânın mimari özellikleri ve performans sanatçılarının yıldız haritalarından ilhamla koreografiyi oluşturuyor.

Koreografi gün ve saatleri 
16-17 Eylül 2017, 17.30 ve 20.30
Bienal boyunca her cumartesi, 17.30 ve 20.30
Seyirci rezervasyonu rezervasyon.iksv.org adresinden yapılmaktadır.

Beden özdektir, iletkendir; yaşam döngüsünü iletir.
Beden sana ait olanı, önce ve sonranı biriktirir.
Beden hatırlar ve dönüştürür.
Bu döngü kozmik bir döngüdür.
Bedenin görünmeyen kayıpları vardır.
Beden de buharlaşır. Bedeni oluşturan her bileşen yıldızlarda bulunur, her beden bir yıldızdır.

T. Tuna, İstanbul, 2017

Beden Damlaları, 2017, Choreography
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Beden Damlaları, 2017
Performans

Konsept, Koreografi ve Yönetmen: Tuğçe Tuna
Performans Sanatçıları: Ekin Ançel, Pınar Akyüz, Koray Çivril, Gülçin Erdiş, Aybike İpekçi, Erdem Kaynarca, Melih Kıraç, Hilal Sibel
Pekel, Sinan Özer, Tuğçe Tuna
Ses Tasarımı: Tuğçe Tuna, Vahit Tuna
Işık Tasarımı: Utku Kara
Proje Prodüksiyon Asistanı: Yonca Hiç
Sahne Amiri: Lale Madenoğlu

Sanatçının izniyle
SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle üretilmiştir.

Burçak Bingöl

d. 1976, Giresun, Türkiye
İstanbul, Türkiye’de yaşıyor

Burçak Bingöl, seramik ve süs motiflerinden yararlanarak sıradan malzemeleri veya nesneleri yeniden yaratıyor. Kullandığı İslam dünyasına özgü sır teknikleri, çiçek desenleri ve motifleri Osmanlı döneminde oldukça yaygındı. Bu bakımdan Bingöl’ün çalışmaları, güncel bir bağlama yerleştirilmiş de olsalar, tarihi el sanatları, semboller ve görsel motiflerle kurduğu ilişkinin de gösterdiği gibi, Türk kültür tarihi ve mirası üzerine araştırmalardır.

Bingöl, İstanbul Bienali için seramik ve el sanatları geleneğinin yanı sıra günümüz İstanbul’una ve küresel gözetleme kültürüne göndermeler içeren bir dizi eser üretti. Günebakan serisindeki çalışmaları, geleneğin bir tür kamuflaj ya da maskeleme işlevi gördüğü, benzemezlik ve gizlilik temaları üzerine deneyler. İstanbul’un Tarlabaşı semtinde güvenlik kameralarının sayısının giderek arttığını gözlemleyen Bingöl, seramik çiçek ve çelenk desenleriyle kapladığı kameraları binaların dış cephelerine yerleştirdi. Çiçek imgeleri bu güvenlik kameralarının gizli silahlarını etkisizleştirip kırılganlaştırıyor ve hatta güzelleştiriyor. Dekor, İstanbul’un simgeleşmiş direniş alanlarından biri olan Beyoğlu’ndan toplanan bitkilerle tamamlanıyor. Bingöl’ün kamerası sadece izleyiciyi değil, izleyen ve izlenen arasındaki ilişkiyi tersine çevirerek kamusal, toplumsal ve çevresel mekânların hafızasını da takip ediyor. Görünüşü hızla değişse de İstanbul, tarihi el sanatları mirasına çok şey borçludur. Bingöl’ün yapıtı hem bu geleneksel tekniklere bir övgü hem de güncel bağlamlar içinde bunların karşısına konan teknolojilere direnmenin veya bunları yadsımanın bir biçimi olarak görülebilir.

Günebakan, 2017
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren

Sergilenen işler

Günebakan, 2017
Seramik, metal
Her biri 28 x 30 x 40 cm

Sanatçının izniyle
Zilberman Gallery ve SAHA - Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi'nin destekleriyle üretilmiştir.

Lukas Wassmann

d. 1980, Zürih, İsviçre
Berlin, Almanya’da yaşıyor

Birbirimizle nasıl geçinebiliriz? Etrafımızdaki insanlarla empati kurmak ve onlarla ilgilenmek ne anlama gelir, komşularımızla nasıl ilişkiler kurmalıyız? Sınırların daha da güçlendirildiği, toplumsal ve politik atomlaşmanın egemen olduğu, güvensizlik ve korku duygularının giderek arttığı bir dünyada iyi bir komşu olmak ne anlama gelir?

Lukas Wassmann’ın İstanbul Bienali’nde sergilenen yapıtı, aynı zamanda bir billboard kampanyası olan bir sanat yapıtı olarak, ticari ve sanatsal fotoğraf alanları arasında bir bağ kuruyor. Bienal küratörleri Elmgreen & Dragset ve grafik tasarımcı Rupert Smyth’in işbirliğiyle üretilen proje, iyi bir komşu olmanın anlamı üzerine bir dizi metin ve imge yansımasından oluşuyor. Wassmann’ın fotoğrafları, küratörlerin komşuluk halinin çeşitli yönlerini, inceliklerini ve etiğini ortaya koymaya çalıştıkları ilk küratör metinlerinde sıralamış oldukları kırk kadar soruyla birlikte sunuluyor. Bu billboardlar, İstanbul ve dünyanın başka kentlerinden pek çok kurumun işbirliğiyle, kentin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş diğer yapıtlarla birlikte, kamusal alana kavramsal bir müdahale gerçekleştiriyor.

Özlü bir mizah eşliğinde, ikircikli anlamlarla oynayan kampanya, insanların yakınlık durumlarına girmeye zorlandıkları ya da davet edildikleri spesifik senaryolar yaratıyor: Elinde alışveriş torbalarıyla motosikletli bir adamın yoluna çıkan yaşlı bir adam ya da soğukta beklemekte olan birinin yanından geçip giden bir araba gibi. Gündelik etkileşimlerimize ilişkin bu görüntülere eşlik eden sorularda, etrafımızdaki insanlarla ilgili beklentilerimiz ve ürettiğimiz alışkanlıklar sorgulanıyor. Küreselleşme ve çoğalan sınırlarla birlikte tüm dünyada davranış normları nasıl değişti? Farklı olanlarla bir arada yaşam, politik ve kişisel bir yaşama ve çalışma tarzı olarak kullanılabilir mi? Bu yapıtların sergilenme alanı da bu fikirle ilişkili: Normalde ticari amaçlarla kullanılan billboardlar, burada ortak dertlerimiz için ortak bir zemin olarak sahipleniliyor.

Uluslararası billboard projesi Armagh, Ballynahinch, Belfast, Calgary, Şikago, Downpatrick,Dublin, Gwangju, Hamilton, Limerick, Liverpool, Ljubljana, Milano, Moskova, Newry, Plovdiv, Plymouth, Seul, Southampton, Sidney’de ve İstanbul’da şu mekânlarda gerçekleştiriliyor: İstanbul Modern, Pera Müzesi, ARK Kültür, Galata Rum İlköğretim Okulu, Yoğunluk Atölyesi, Küçük Mustafa Paşa Hamamı.

Uluslararası Billboard Projesine katkıda bulunan kurumlar
Alberta College of Art and Design in Calgary, Canada (Lorenzo Fusi); Art Sonje Center in Seoul, South Korea (Najung Kim, Kim Sunjung); Bermuda National Gallery in Hamilton, Bermuda (Lisa Howie); Biennale of Sydney, Australia (Ben Strout, Melissa Ratliff); EVA International and Limerick City Gallery of Art in Limerick, Northern Ireland (Emma Dwyer); Expo Chicago in Chicago, USA (Stephanie Cristello); Fondazione Prada in Milan, Italy (Daniele Manfre, Astrid Welter); Garage Museum of Contemporary Art in Moscow, Russia (Iaroslav Volovod, Maria Kalinina); Goethe Institut Bulgaria in Plovdiv, Bulgaria (Stefka Tsaneva); Gwangju Biennale in Gwangju, South Korea (Junghun Yu, Ji Hyung Park, Mihee Ahn); International Centre of Graphic Arts in Ljubljana, Slovenia (Nevenka Sivavec); John Hansard Gallery in Southhampton, UK (Woodrow Kernohan, Nadia Thondrayen); Liverpool Biennial in Liverpool, UK (Francesca Bertolotti-Bailey, Joanne Karcheva, Sally Tallant); St. Patrick Festival in Armagh, Ballynahinch, Belfast, Downpatrick and Newry, Northern Ireland (Sean Doran, Sara McGeary); The Atlantic Project in Plymouth, UK (Tom Trevor, Phil Rushworth)

Uluslararası billboard projesi, Gorki Parkı, Moskova, Rusya, 2017
Fotoğraf: Ivan Erofeev
© Garage Museum of Contemporary Art

Sanatçılar
  • Konstantin’de doğdu, Londra ve Paris’te yaşıyor
    Adel Abdessemed
  • Enugu’da doğdu, Los Angeles, Kaliforniya’da yaşıyor
    Njideka Akunyili Crosby
  • Meksiko’da doğdu, Guadalajara’da yaşıyor
    Alejandro Almanza Pereda
  • Kahire’de doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Heba Y. Amin
  • Ankara’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Volkan Aslan
  • Ordu’da doğdu, Ordu, Ankara, Konya ve İstanbul’da yaşıyor
    Alper Aydın
  • Giresun’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Burçak Bingöl
  • Venedik’te doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Monica Bonvicini
  • Paris’te doğdu, New York’ta hayatını kaybetti
    Louise Bourgeois
  • Gent’te doğdu, Gent’te yaşıyor
    Berlinde De Bruyckere
  • Tiblis’de doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Vajiko Chachkhiani
  • New Bedford, Massachusetts’te doğdu, New York’ta yaşıyor
    Mark Dion
  • El Khnansa’da doğdu, Martigny’de yaşıyor
    Latifa Echakhch
  • Santa Fe, New Mexico’da ve Dayton, Ohio’da doğdular, New York’ta yaşıyorlar
    Jonah Freeman & Justin Lowe
  • Londra’da doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Kasia Fudakowski
  • İstanbul’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Candeğer Furtun
  • Bucaramanga’da doğdu, Bergen ve Kopenhag’da yaşıyor
    Pedro Gómez-Egaña
  • Port Elizabeth’te doğdu, Cape Town’da yaşıyor
    Lungiswa Gqunta
  • İstanbul’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Gözde İlkin
  • Tahran’da doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Mirak Jamal
  • Great Falls, Montana’da doğdu, Ferndale, Washington’da yaşıyor
    Andrea Joyce Heimer
  • Edinburgh ve Bedford’da doğdular, Londra’da yaşıyorlar
    Morag Keil & Georgie Nettell
  • İskenderiye’de doğdu, Trondheim’da yaşıyor
    Mahmoud Khaled
  • Seul’de doğdu, Seul’de yaşıyor
    Kim Heecheon
  • Porto’da doğdu, Porto’da hayatını kaybetti
    Fernando Lanhas
  • São Paulo’da doğdu, São Paulo’da yaşıyor
    Victor Leguy
  • Stockholm’de doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Klara Lidén
  • Buenos Aires’de doğdu, Buenos Aires’de hayatını kaybetti
    Liliana Maresca
  • Berlin’de doğdu, Münih’te yaşıyor
    Olaf Metzel
  • Poughkeepsie, New York’da doğdu, Chiddingly, Doğu Sussex’te hayatını kaybetti
    Lee Miller
  • Bağdat’ta doğdu, Burlington, Ontario’da yaşıyor
    Mahmoud Obaidi
  • Esbjerg’de doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Henrik Olesen
  • Saida’da doğdu, Oran ve Londra’da yaşıyor
    Lydia Ourahmane
  • Mardin’de doğdu, Diyarbakır’da yaşıyor
    Erkan Özgen
  • Versay’da doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Aude Pariset
  • Houston, Teksas’ta doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Stephen G. Rhodes
  • Meran’da doğdu, Viyana’da yaşıyor
    Leander Schönweger
  • Singapur’da doğdu, Pekin’de yaşıyor
    Sim Chi Yin
  • Yeni Delhi’de doğdu, Yeni Delhi’de yaşıyor
    Dayanita Singh
  • Thisted’de doğdu, Kopenhag’da yaşıyor
    Dan Stockholm
  • Ashquot’ta doğdu, Beyrut’ta yaşıyor
    Rayyane Tabet
  • Seul’de doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Young-Jun Tak
  • İstanbul’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Ali Taptık
  • Cosenza’da doğdu, Paris’te yaşıyor
    Tatiana Trouvé
  • Shantou’da doğdu, Hong Kong’ta yaşıyor
    Tsang Kin-Wah
  • Mons’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Tuğçe Tuna
  • San Bernadino, Kaliforniya’da doğdu, Los Angeles, Kaliforniya’da yaşıyor
    Kaari Upson
  • Salonta’da doğdu, New York’ta yaşıyor
    Andra Ursuta
  • Cape Town’da doğdu, Cape Town’da yaşıyor
    Kemang Wa Lehulere
  • Zürih’te doğdu, Berlin’de yaşıyor
    Lukas Wassmann
  • New York’ta doğdu, New York’ta yaşıyor
    Fred Wilson
  • Manisa’da doğdu, İstanbul’da yaşıyor
    Bilal Yılmaz
  • İstanbul’da kuruldu, İstanbul’da devam ediyor
    Yoğunluk
  • Luanda’da doğdu, Harare’de yaşıyor
    Yonamine
  • İç Moğolistan’da doğdu, Pekin’de yaşıyor
    Xiao Yu