Kamusal Program

İki ay boyunca ücretsiz olarak gezilebilen 15. İstanbul Bienali kapsamında, birbirine komşu mekânlarda yer alan serginin yanı sıra, bienal süresince farklı alanlardan isimlerin katılımıyla gerçekleştirilecek ücretsiz etkinliklerle iyi bir komşu başlığı tartışılmaya devam ediyor.

Sanatçı Zeyno Pekünlü’nün koordinatörlüğünü üstlendiği 15. İstanbul Bienali’nin Kamusal Programı’nda, açılış ve kapanış haftalarında uluslararası konuşmacıların katılımıyla düzenlenen Seçilmiş Aileler ve Müşterek Kader başlıklı sempozyumlara ek olarak, bienal süresince devam eden tartışmalar, gösterimler, atölye çalışmaları ve katılımcıların birlikte yemek pişireceği, okuyacağı, müzik yapacağı düzenli etkinlikler yer alıyor. Seçilmiş Aileler, aile kurumunun ötesine geçen aidiyet arayışlarına odaklanıyor; Müşterek Kader ise kent ekolojisi etrafındaki tartışmaları bienale taşıyarak insan merkezcilikten çıkışın yollarını arıyor.

15. İstanbul Bienali Kamusal Programı katılımcıları arasında savaş ve yerinden edilmenin kadınlar üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmalarıyla tanınan Shahrzad Mojab, liberal çok kültürcülüğe yönelik eleştirileriyle bilinen Joseph Massad, Siyasal Ekonomi profesörü Massimo de Angelis ve mekân pratikleri üzerine pek çok araştırması bulunan Yunan mimar ve akademisyen Stavros Stavrides gibi isimler yer alıyor.

Listelenen etkinlik yok
16 Eylül Programı

Seçilmiş Aileler

Açılış sempozyumu
16/09/2017, 14.00-18.00, Pera Müzesi Oditoryumu
Katılımcılar: Şükrü Argın, Joseph Massad, Shahrzad Mojab
Etkinlik dili İngilizce ve Türkçedir. Simültane çeviri desteği sunulacaktır.

“Ev bizi istemediğinde, biz evi gönüllü ya da gönülsüz olarak terk ettiğimizde ne olur?” sorusundan yola çıkan Seçilmiş Aileler sempozyumu, bir kurum olarak ailenin ötesine geçen aidiyet arayışlarına, bu arayışlardan doğan çatışma ve uzlaşma deneyimlerinin topluluk ve toplumsallık düzeyindeki etkilerine ve duyguların politik aktivizmdeki rolüne eğiliyor; evleşen ortak mekânların özne ve topluluk oluşumundaki rolü gibi meselelere öncelik veriyor.

“Tanınmanın Bedeli: Tek İslam ve Çokluk”
Joseph Massad

“Konuşmamda, çok kültürlülük, çeşitlilik ve farklılık söylemlerinin, Avrupalı beyaz ırk üstünlüğü söylemine karşı duruyor gibi gözükseler de aslında bu algıyı daha da güçlendirdiğini savunacağım. Çok kültürlülük ve çeşitlilik çağrıları, farklı kültürleri değişmeden kaldığı farz edilen bir fantezi Avrupa kültürünün içine dahil etmeyi amaçlıyor.

Diğer tüm kültürler çeşitlilik söylemleri altında şekil verilebilir ve değişikliğe açık gösterilirken beyaz Avrupalı kültürü kusursuz, değişmeyen, esnek olmayan ve iç dinamiklerinin gerektirdiği değişiklikler dışında hiçbir değişikliğe ihtiyaç duymayan bir kültür olarak görülmektedir. Bu konuşma bağlamında, beyaz Avrupalılar tarafından tanınmanın tek tanınma biçimi olması meselesinden bahsedeceğim. Batı Avrupa ve ABD’deki İslam’ı ve Müslümanları örnek olarak ele alacağım.”

Joseph Massad, New York Columbia Üniversitesi’nde Modern Arap Siyaseti ve Entelektüel Tarih konularında ders veriyor. Dört kitabın ve düzenilerce akademik makalenin yazarı. Çalışmalarının çevrildiği diller arasında Fransızca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Hollandaca, İsveççe, Japonca, Türkçe, Farsça ve Endonezyaca var. Son kitaplarından Arapları Arzulamak (University of Chicago Press, 2007), Lionel Trilling Kitap Ödülü’nü kazandı. Yakın zamanda yayınlanan bir diğer kitabı da Liberalizm’de İslam’dır (University of Chicago Press, 2015).

“Ev, Sürgün: Yerleşmemiş Yerleşkeler”
Shahrzad Mojab

“Bu konuşmada on yıllardır üzerine çalıştığım konular olan kadın, savaş, mülksüzleştirilme ve şiddetten bahsedeceğim. Konuşmamda savaş, yerinden edilme, sürgün ve yerleşmeden yerleşme tecrübelerimi anlatacağım için oto-etnografik bir boyut da olacak. Sınırlar ötesi hareketler, sığınma, sürgün hayatı tecrübelerim sırasında bu durumların düşünme biçimimi nasıl etkilediğini ele alacağım. Bu süreçte kendime ‘ev’ neresi sorusunu tekrar tekrar sordum. Marksist feminist bir eğitimci olarak bu öz düşünümsel yaklaşım ile toplumla öz arasındaki ilişkiyi savaş koşulları, yerinden edilme ve sonuçları bağlamında inceleme fırsatım oldu. Travma anlatımının ötesine geçerek, günümüzün devam etmekte olan savaşının sonucunda milyonlarca insanın yerinden edilmiş olma ve mülksüzleştirilmelerine nasıl bir tepki verebileceğimiz hakkında birlikte düşünmek istiyorum.”

Shahrzad Mojab, OISE/University of Toronto’da Yetişkin Eğitimi, Toplumsal Gelişim, Kadın ve Cinsiyet Çalışmaları konusunda ders vermektedir. Kadın ve Cinsiyet Çalışmaları Enstitüsü’nün direktörlüğünü yapmıştır. Savaş, yerinden edilme ve şiddetin kadınların eğitimi üzerindeki etkileri konularındaki çalışmalarıyla uluslararası tanınırlığa sahiptir. Cinsiyet, devlet, göç ve diaspora çalıştığı konular arasında. Yakın zamanda gerçekleştirdiği araştırma projeleri arasında Dönüşmekte olan Gençlik: Savaş, Göç ve ‘Yenileyici İmkanlar; Göçmen Gençleri Yerleştirme Politikaları ve Pedagojisi ve göçmen kadınların maruz kaldığı şiddet tecrübesini göstermeyi amaçlayan dans projesi, Kadına Ait Olmayan Toprak sayılabilir.

“Sıçan Deliği: Muvakkat Evlerimizin Muallaktaki Komşuları”
Şükrü Argın

“Geçtiğimiz yüzyılı büyük ölçüde sınıf savaşları belirlemişti, öyle görünüyor ki yaşamakta olduğumuz yüzyılı sınır savaşları belirleyecek. Sınıf savaşlarının artık sınır savaşları olarak tezahür edecek olduğunu da söyleyebiliriz elbette. Zira sınırlar bugün sadece ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi içerilerinde de yürüyor, çatallanıyor ve toplumsal sınıfları kendi dünyalarına kapatıyor. Bu sebeple, aynı yurdun/ülkenin sakini olan zenginler ve yoksulların artık hiçbir yerde birbirine komşu olmadıkları söylenebilir. Yukarıdan gönderilen kategorik "Komşunu kendin gibi sev" buyruğu, aşağıya ancak koşullu hale dönüşerek inebilir, ancak koşullu bir buyruk olarak hayata geçirilebilir: Komşunu kendin gibiyse sev. Belki her zaman durum zaten böyleydi, fakat yaşadığımız günlerde "koşullu komşuluk" hali çok daha bariz biçimde kendini gösteriyor. Ülkeler, bölgeler, devletler, "devlet siteleri", "getto devletleri", sınıflar, yaşam tarzları arasında giderek belirginleşen sınırlar, derinleşen uçurumlar, yükselen duvarlar bunun göstergesi.”

Şükrü Argın, Ege Üniversitesi sosyoloji bölümünden mezun oldu. Makaleleri Birikim ve Redaksiyon gibi dergilerde yayımlandı. Gezi’nin Ufkundan: Liberal Demokrasinin Krizi, Kamusallık ve Sol (2014), Yaşlanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm (söyleşi: Osman Akınhay, 2009), Nostalji ile Ütopya Arasında (2003) kitaplarının yazarı.

11 Kasım Programı

Müşterek Kader

Kapanış sempozyumu
11/11/2017, 14.00-18.00, İstanbul Modern Sinema Salonu
Katılımcılar: Massimo de Angelis, Ayfer Bartu Candan, Stavros Stavrides
Etkinlik dili İngilizce ve Türkçedir. Simültane çeviri desteği sunulacaktır.

Müşterek Kader başlıklı kapanış sempozyumu ekolojik dengenin sekteye uğramasını; kaybedilen ormanları, dereleri ve zeytinlikleri; insanla beraber yaşayan diğer varlıkların daralan yaşam alanlarını inceliyor. İnsanın baskın olduğu alanlarda birlikte yaşadığı canlılarla kurduğu ilişkiye, bu ilişkilerdeki değişikliklere, finansallaşmanın mekânsal ve sosyal ilişkilerimizi nasıl dönüştürdüğüne, özetle kent ekolojisine odaklanıyor. Sempozyum katılımcıları arasında Prof. Massimo de Angelis, Prof. Stavros Stavrides ve Prof. Ayfer Bartu Candan yer alıyor.

Massimo de Angelis

“Müşterekler, insanların hayatta kalması, geçimliği ve ekoloji için gerekli olan ortak kaynakları yönetmek için kurulan sosyal bir işbirliği sistemidir. Bu konuşma bağlamında yüzleştikleri ana sorunlardan ve sosyal değişim için önemlerinden bahsedeceğim.”
Massimo De Angelis, University of East London’da Siyasal İktisat alanında ders vermektedir. Son kitapları; Omnia Sunt Communia, Ortaklık Üzerine ve Postcapitalizme Dönüşüm’dür (Londra: Zed, 2017).

“Kenti Paylaşmak: Müşterekleştiren Topluluklar ve Yeni Müşterek Mekânlar”

Stavros Stavrides

Kolektif doğaçlama ve kolektif yaratıcılık pratiklerinde, insanların ihtiyaçlarını dile getirmeleri bir yana beraberce yaşam biçimleri geliştirdikleri müşterek mekânlar yaratılır. Gündelik yaşam mücadelelerinde dayanışma yaratıcı bir itki hâline gelir. Müşterek mekânlar, hem kentsel müşterekleştirmenin gözle görünür bir faaliyet alanıdır, hem de en önemli biçimlendirici faktörlerinden biridir. Bu sunumda, çağdaş metropollerde müşterek mekân üretiminin farklı kentsel gelecek olasılıklarına yönelik mücadeleler etrafında oluşan paylaşımcı kentsel toplulukları nasıl şekillendirdiği incelenecek. Kente yapım süreci devam eden kolektif bir inşa olarak bakan bu tür pratikleri inceleme gayretiyle Avrupa ve Latin Amerika’dan örnekler sunulacak.

Mimar ve aktivist Stavros Stavrides, Atina Ulusal Teknik Üniversitesinin Mimarlık Bölümünde tasarım ve mimarlık teorisi profesörü olarak konut tasarımı (toplum konutları da dahil olmak üzere) alanında lisansüstü dersleri, doktora sonrası seviyesinde ise metropolitan deneyimin anlamı üzerine dersler vermektedir. Mekân teorisi hakkında sayısız makale yayımlamıştır. En son yayımladığı kitabı Common Space. The City as Commons’dır (Müşterek Mekân. Müşterekler Kenti, 2016). Araştırmaları son dönemde özgürleştirici mekânsal pratiklere ve kentsel müşterekleşmenin deneyim ve biçimlerine doğru yönelmiştir.

“İyisiyle Kötüsüyle Yeni Komşuluklar ve Farklı Bir Şehir Hayal Etmek Mümkün mü?”

Ayfer Bartu Candan

Bu konuşmada İstanbul’un geçirdiği dönüşümler bağlamında kurduğumuz ve kurmaktan kaçındığımız komşuluklar, şehirle ve doğa ile kurduğumuz ilişkiler, çizdiğimiz sınırlar üzerinde duracağım. Tartışmak istediğim temel soru: Bu sınırları yeniden çizmenin, iyisiyle, kötüsüyle eski ve yeni komşularla bu şehirde bir arada yaşamanın farklı biçimlerini hayal edebilir miyiz?

Ayfer Bartu Candan, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde ders vermektedir. Araştırma alanları antropoloji teorisi, şehir çalışmaları ve politik ekolojidir. Cenk Özbay ile birlikte Yeni İstanbul Çalışmaları: Sınırlar, Mücadeleler, Açılımlar kitabını derlemiştir.

15 Eylül Programı

Kesitler

Tartışma
Moderatör: Başak Şenova
15/09/2017, 14.00-16.00,
Etkinlik dili İngilizcedir.
Rezervasyon için: basaksenova@yahoo.co.uk

Müşterek Kader başlıklı kapanış sempozyumu ekolojik dengenin sekteye uğramasını; kaybedilen ormanları, dereleri ve zeytinlikleri; insanla beraber yaşayan diğer varlıkların daralan yaşam alanlarını inceliyor. İnsanın baskın olduğu alanlarda birlikte yaşadığı canlılarla kurduğu ilişkiye, bu ilişkilerdeki değişikliklere, finansallaşmanın mekânsal ve sosyal ilişkilerimizi nasıl dönüştürdüğüne, özetle kent ekolojisine odaklanıyor. Sempozyum katılımcıları arasında Prof. Massimo de Angelis, Prof. Stavros Stavrides ve Prof. Ayfer Bartu Candan yer alıyor.

Massimo de Angelis

“Müşterekler, insanların hayatta kalması, geçimliği ve ekoloji için gerekli olan ortak kaynakları yönetmek için kurulan sosyal bir işbirliği sistemidir. Bu konuşma bağlamında yüzleştikleri ana sorunlardan ve sosyal değişim için önemlerinden bahsedeceğim.”
Massimo De Angelis, University of East London’da Siyasal İktisat alanında ders vermektedir. Son kitapları; Omnia Sunt Communia, Ortaklık Üzerine ve Postcapitalizme Dönüşüm’dür (Londra: Zed, 2017).

“Kenti Paylaşmak: Müşterekleştiren Topluluklar ve Yeni Müşterek Mekânlar”

Stavros Stavrides

Kolektif doğaçlama ve kolektif yaratıcılık pratiklerinde, insanların ihtiyaçlarını dile getirmeleri bir yana beraberce yaşam biçimleri geliştirdikleri müşterek mekânlar yaratılır. Gündelik yaşam mücadelelerinde dayanışma yaratıcı bir itki hâline gelir. Müşterek mekânlar, hem kentsel müşterekleştirmenin gözle görünür bir faaliyet alanıdır, hem de en önemli biçimlendirici faktörlerinden biridir. Bu sunumda, çağdaş metropollerde müşterek mekân üretiminin farklı kentsel gelecek olasılıklarına yönelik mücadeleler etrafında oluşan paylaşımcı kentsel toplulukları nasıl şekillendirdiği incelenecek. Kente yapım süreci devam eden kolektif bir inşa olarak bakan bu tür pratikleri inceleme gayretiyle Avrupa ve Latin Amerika’dan örnekler sunulacak.

Mimar ve aktivist Stavros Stavrides, Atina Ulusal Teknik Üniversitesinin Mimarlık Bölümünde tasarım ve mimarlık teorisi profesörü olarak konut tasarımı (toplum konutları da dahil olmak üzere) alanında lisansüstü dersleri, doktora sonrası seviyesinde ise metropolitan deneyimin anlamı üzerine dersler vermektedir. Mekân teorisi hakkında sayısız makale yayımlamıştır. En son yayımladığı kitabı Common Space. The City as Commons’dır (Müşterek Mekân. Müşterekler Kenti, 2016). Araştırmaları son dönemde özgürleştirici mekânsal pratiklere ve kentsel müşterekleşmenin deneyim ve biçimlerine doğru yönelmiştir.

Ayfer Bartu Candan: Konuşma başlığı ve içeriği daha sonra duyurulacaktır.

Generalin Leyleği

Sunum-performans
Katılımcı: Heba Y. Amin
15/09/2017, 18.00-20.00, Pera Müzesi Oditoryumu
Etkinlik dili İngilizcedir. Simültane çeviri desteği sunulacaktır.

2013’te İsrail’den Mısır’a vücuduna elektronik bir alet takılmış olarak göçen bir leyleğin, Mısırlı yetkililer tarafından alıkonulması dünya çapında haberlere konu oldu. Casusluk yaptığından şüpheleniliyordu. Yüz yıl önce İngiltere’nin Kahire temsilcisi Lord Allenby “kuşa benzeyen makinelerle” Kudüs’ü Osmanlılar’dan kurtaracağını söyleyerek incilvari bir kehanette bulunmuştu. Generalin Leyleği, kehanetleri, sömürge anlatılarını ve gözetleme politikalarını bir araya getirerek, günümüzün paranoyak koşullarının göç eden bir kuşu uluslararası bir casusa dönüştürmesini incelemeyi amaçlayan bir sunum-performans.

Heba Y. Amin, Mısırlı görsel sanatçı, araştırmacı. Şu anda Bard College Berlin’de ders veriyor, Freie Universität’ta BGSMSC bursuyla doktora araştırmasına devam ediyor. Yakın geçmişte Berlin’deki Bethanien’da misafir sanatçıydı. Amin, Shuttleworth Foundation Flash Grant, DAAD bursu, Rhizome Komisyon Fonu’nu kazanmıştır. Black Athena Kolektifinin eş kurucusudur; MIZNA dergisinin (ABD) görsel sanatlar küratörüdür; Ramdom Association’ın (İtalya) iki senede bir gerçekleştirilen DEFAULT misafirlik programının küratörüdür. Global medyanın ilgisini çeken, Homeland televizyon dizisinin setindeki jesti tasarlayan sanatçılardan biridir.

19 Eylül Programı

Komşum Yoksa Evim/Mahallem Ne ki!

Panel ve Mahalleler Sözlüğü tanıtımı
Katılımcılar: Mahalleler Birliği
19/09/2017, İstanbul Modern Sinema Salonu
Panel: 15.00-17.30
Tanıtım: 17.30-19.00
Etkinlik dili Türkçedir.

Kentsel dönüşüm ve yenileme süreçlerinde kentler yeniden inşa edilirken “ev” olgusu değişiyor, geleneksel mahalle dokuları ile birlikte “mahalle kültürü” dediğimiz mahalle içi sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkiler yok oluyor, çünkü “Komşu” taşınıyor. Pek çok olumlu özellik atfettiğimiz bir toplumsal ilişki olarak komşuluğun, mekânsal dönüşüm ve yer değiştirme politikaları karşısında sınanarak yeniden tanımlandığı bir bağlamdayız.

Kentsel dönüşüm ve yenilemenin tehdidi altında yaşayanlar, dernek ve kooperatifler üzerinden örgütlenerek evlerini, komşularını, mahallelerini, yani alıştıkları, bildikleri gündelik hayatlarını savunuyorlar. Sözlerini duyulur kılmaya, geleceklerini belirleyecek plan ve projelere müdahil olmaya çalışıyorlar. Mahalleler Birliği çatısı altında bir araya gelen yaklaşık 80 mahallenin ortak sözü: “Evime, Komşuma, Mahalleme Dokunma!”

Mahalleler Sözlüğü: Yıllardır hukuki güvence peşinde ve kentsel dönüşüm projelerine karşı hak arayan mahalleler kendilerini ilgilendiren çok zengin bir kelime dağarcığına sahipler. Hukuk, mimari, planlama, siyaset bilimi, felsefe gibi farklı disiplinlere aşina olmayı gerektiren, ve mahallelerin tarihi, gerçeklikleri ve deneyimleri ile yeniden anlamlandırmaya ihtiyaç duyulan bu kavramlar dizisi, Türkiye'nin kentsel dönüşüm sürecini, bu sürecin odağındaki mahalleleri ve mahallelerin verdiği mücadeleleri anlamak için bir kılavuz niteliğinde. Dönüşüm ve güvencesizlik baskısı altındaki mahallelerin bilmek zorunda kaldıkları bu geniş ve çetrefilli terminoloji, karşılaştıkları semantik bir şiddet olarak da okunabilir.

20 Eylül Programı

Sınırsız ve Küstah*

Sohbet
Katılımcılar: Gülşen Aktaş, Aykan Safoğlu
20/09/2017, 18.30-20.30, Pera Müzesi Oditoryum
Etkinlik dili Türkçedir.

Gülşen ile 2012 yılında Berlin'de, bir film gösterimi sırasında tesadüfen karşılaştık. Fuayede içtiğimiz kahve ile başlayan dostluğumuz farklı yan yanalıklara, işbirliklerine el verdi. Beyaz Türk, Türkiye’nin batısında doğmuş gey natrans bir erkekle, Kürt, Dersim’de doğmuş, hayatını aktivizme ve Almanya’da kadınlarla ilgili çalışmaya adamış natrans bir kadın… Gülşen ile ben farklı jenerasyonlar ve sosyalleşmelerden sıçrayarak birbirimizi artan bir şevkle tanımaya çalışırken, tüm dünyada popülist siyasetler bu gezegende herhangi demokratik olasılığı yok etmek için dev adımlar atıyordu. Gülşen ile belki de bu yüzden birbirimize sımsıkı tutunduk, seçilmiş ailemize, müştereklerimize ve ecdadımıza sahip çıkıp, onları kollamaya gayret ediyoruz. Bu konuşma aslında Gülşen’in öz yaşam öyküsündeki feminist unsurların benim aynama yansıyışını, sanatıma sirayet edişini paylaşmak için bir vesile. Dostluğumuzdan hasıl olanın size de yansıtabilirsek, bizden mutlusu yok.

*Sınırsız ve Küstah, Afro-Alman şair May Ayim’in bir şiiridir.

Gülşen Aktaş (d. Dersim), Urfa’da liseyi bitirdikten sonra Diyarbakır’da ilkokul öğretmeni oldu. 21 yaşındayken annesinin peşinden Almanya’ya gitti. Berlin ve Frankfurt’ta siyasi bilimler alanında eğitim aldı; Berlin’deki ilk kadın sığınma evlerinden birinde çalıştı, göç ve kadın konularında birçok projede yer aldı. 2007’den beri Berlin’de yaşlılar ve emekliler için danışmanlık ve kültür turları veren Huzur’un direktörlüğünü yürütüyor. Siyasi çalışmalarından dolayı Berlin şehrinden 2011 yılında üstün hizmet madalyası aldı. Berlin’de yaşıyor ve çalışıyor. 

Aykan Safoğlu (d. 1984, İstanbul) Berlin’de yaşıyor ve çalışıyor. Universität der Künste Berlin’de ve Annandale-on-Hudson, Bard College’daki Milton Avery Graduate School of the Arts’da eğitim aldı. Rijksakademie van beeldende kunsten’de SAHA atölyesinde misafir sanatçı olarak yer aldı. Sanat pratiğinde kültürel, coğrafi, dil ve zamansal sınırların ötesinde ilişkiler ve hatta arkadaşlıklar kurar. Film, fotoğraf ve performans alanlarında çalışan sanatçı kültürel aidiyet, yaratıcılık ve akrabalık konularında ucu açık araştırmalar yapar. Yakın zamanda katıldığı karma sergiler arasında Baba Figürlerini Bulmak Zordur, nGbK, Berlin (2016); Toplu Bilinçaltı, Artspace, Auckland (2016); Home Works 7, Ashkal Alwan, Beyrut (2015) sayılabilir. Birçok uluslararası film festivalinde işleri gösterilmiştir.

5 Ekim Programı

Komşuluk Hakkı

Sohbet
Katılımcı: Rita Ender
05/10/2017, 18.00-20.00, İstanbul Modern Sinema Salonu
Etkinlik dili Türkçedir.

Komşuluk; tıpkı analık gibi, seyahat gibi, mülkiyet gibi bir haktır. Hukuk bunu soğuk diliyle düzenlemiştir, yasa metinlerine "iyi komşu" olmanın kuralları koyulmuştur. Bu yüzden de, kişinin komşu olarak, komşusuna karşı sorumlulukları ve yükümlülükleri vardır.

Bizim diyarda, bu yükümlülükleri yerine getirmeyenler bazen pencereden bağırmak suretiyle uyarılır: "Bak yeter, canıma tak etti. Seni mahkemeye vereceğim!" Bazen dilde tüy biter ve can havliyle süpürgeye müracaat edilir; süpürgenin arkasıyla tavana, duvara, yere; gürültünün geldiği yere yöne vurulur. Bazen apartman yöneticisi araya sokulur, bazen doğrudan 155 aranır, bazen de dava açılır. Mahkeme kayıtlarına yansımış davalar bize komşuluk ile ilgili neler söyleyebilir?

Rita Ender, 1984’te İstanbul’da doğdu. 2003 yılında İstanbul Özel Saint Joseph Fransız Lisesi’nden, 2008 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ocak 2010’da avukatlığa başladı. Galatasaray Üniversitesi ve Panthéon - Assas Üniversitesi’nde (Paris II) yüksek lisans yaptı ve azınlık hakları üzerine çalıştı. 2001 yılından beri çeşitli gazete ve dergilerde yazan Ender'in, Mümkündür Mucizeler-Rafael Torel'in Hayatı (Gözlem Yayınları) , Kolay Gelsin - Meslekler & Mekanlar (İletişim Yayınları), İsmiyle Yaşamak (İletişim Yayınları) isimli kitapları ve Las Ultimas Palavras isimli bir belgeseli bulunmaktadır.

28 Eylül Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

*The texts are available available only in English, but the conversation will be in Turkish. 

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu bu hafta Gökcan Demirkazık’ın moderatörlüğünde, İstanbul Bienali Kamusal Programı'nın "Seçilmiş Aileler" başlığı altında, Amerika Birleşik Devletleri örneğinde LGBTİ+ özgürlük mücadelesi bağlamında aile kavramı ile asimilasyon karşıtı hareket ve teorileri tartışmak üzere toplanacak. Bu haftanın okumaları arasında kuir teori ve tanıklıkların yanı sıra, Terre Thaemlitz'in bu sene documenta'da ilk defa sunduğu iki yeni video işinin metinleri yer alıyor.

Buluşma, İKSV’nin yer aldığı Nejat Eczacıbaşı Binası’nın giriş katında yer alan Bilgelik Evi’nde, 28 Eylül Perşembe günü 19.00-21.00 arasında gerçekleşecek. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için e-posta atılması gerekmektedir. Etkinliğe kaydınızı yaptırdığınızda metinlere erişiminiz sağlanacaktır.

*Metinler İngilizce’dir. Tartışma dili Türkçe olacaktır.

-José Esteban Muñoz - "Cruising Utopia: The Then and There of Queer Futurity" - "Chapter 1: Queerness as Horizon" (sayfa 19-33)

-"That's Revolting: Queer Strategies for Resisting Assimilation," ed. Mattilda, aka Matt Bernstein Sycamore kitabından;
         • Ferd Eggan, "Dykes and Fags Want Everything: Dreaming with the Gay Liberation Front," sayfa 11-18
         • Stephanie Schroeder, "Queer Parents: An Oxymoron? Or Just Moronic?", sayfa 107-112
-Terre Thaemlitz, "Deproduction" posteri

Kayıt yaptıranlara metinler PDF olarak yollanacaktır.

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

12 Ekim Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

19 Ekim Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
18.00-20.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.*
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

Günün Programı

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu 19 Ekim'de bağımsız araştırmacı ve FLAT Sanat Kitabı fuarının (Torino) kamsual program küratörü Francesca Valentini’nin moderatörlüğünde ve Bilgelik Evi sergisi sanatçılarından Hera Büyüktaşçıyan’ın katılımı ve önerdiği metinler çerçevesinde sanat kitapları, sanatçı kitapları ve sergi kataloglarının çağdaş sanat sergilerindeki sanatsal ve bilimsel önemine dair bir okuma yapıyor.

Buluşma, İKSV’nin yer aldığı Nejat Eczacıbaşı Binası’nın giriş katında yer alan Bilgelik Evi’nde, 19 Ekim Perşembe günü 18.00 - 20.00 arasında gerçekleşecek. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için e-posta atılması gerekmektedir. Kayıt yaptıranlara metinler PDF olarak yollanacaktır.

*Metinler İngilizce’dir. Etkinlik dili İngilizce olacaktır.

1) Clive Phillpot, “Twentysix Gasoline Stations that Shook the World: the Rise and Fall of Cheap Booklet as Art,” Art Libraries Journal, 18, no. 1 (1993): 4-13; reprinted in Phillpot, Booktrek (Zürich: JRP | Ringier, 2013).

2) Constance Moréteau, "Reading Spaces: Outside of any Typology," in Open Books: Volumes A-E (London: Hato Press, 2015), 15-34.

3) Béatrice Joyeux-Prunel and Olivier Marcel, "Exhibition Catalogues in the Globalization of Art. A Source for Social and Spatial Art History," Artl@s Bulletin 4, no. 2 (2016): Article 8.

4) “The Land Across the Blind”, Hera Büyüktaşçıyan
Suggested reading: The story by Hera Büyüktaşçıyan, 103-115; “Imagining an Island’’ by Aslı Seven, 147-156.

5) “Write Injuries on Sand and Kindness in Marble”, Hera Büyüktaşçıyan
Suggested reading: The conversation between Hera Büyüktaşçıyan & Haig Aivazian

26 Ekim Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

2 Kasım Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

Günün Programı

Kitap Lansmanı ve Performanslar: Horst & Maria

16.00-17.00: Performans "The Curated Day"
17.00-18.00: Kitap lansmanı & Sohbet: "Horst & Maria: Die perfekten Bewohner / The Perfect Residents / Mükemmel Sakinler"

Horst & Maria, İstanbul'da yer alan bir konuk sanatçı programının parçası olarak Christian Jankowski ve Almanya'da bulunan 27 sanatçının yarattığı iki kurgusal karakter. İkili daima sarışın peruk takıyor ve benzer kıyafetler giyiyor. Sadece isimleri ve saç kesimleri cinsiyet farklarını gösteriyor. İstanbul'daki Tarabya Kültür Akademisi'ndeki altı aylık konaklamalarında Horst & Maria, 28 sanatçının her biri tarafından "yaşanıyor". Birlikte, bireysel deneyimlerini bir dizi fotoğraf ve paylaşılan bir günlük ile kaydediyorlar.

Walther König tarafından yayımlanan 568 sayfalık kitap, Horst & Maria'nın Türkiye'deki vaktini üç farklı dille (Almanca, Türkçe ve İngilizce) temsil ediyor. Kitabın yayınlanması bir dizi Horst & Maria performansıyla kutlanacak.

Horst & Maria: Jan-Nicola Angermann / Ferhat Ayne / Min Bark / Sophia Bergemann / Natalija Borovec / Ezgi Böttger / Nora Dennenberg / Theo Dietz / Anna Gohmert / Lucia Gödicke / Andrea Éva Győri / Anette C. Halm / Shaotong He / Gabriel Hensche / Sören Hiob / Benjamin Hönsch / Christian Jankowski / Bangjoo Kim / Jen Kratochvil / Kasper Leisner / Tünde Mezses / Kyunhye Min / Blerta Osmani / Jan-Hendrik Pelz / Charlie Stein / Johannes Hugo Stoll / Angela Vanini / Alicia Hernández Westpfahl

Sunumu yapacak olanlar: Min Bark, Theo Dietz, Christian Jankowski ve Jan-Hendrik Pelz

Etkinlik Türkçe, İngilizce ve Almanca olacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu V

19.15-21.15: "Komşuluk kavramı queer düşünce’ye ne katabilir? - II"

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu 12 Ekim'de Mine Kaplangı’nın moderatörlüğünde ve San Francisco State Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları bölümünde yardımcı doçentlik görevine devam eden Evren Savcı'nın katılımı ve önerdiği metinler (Kolektif Çukurcuma’nın websitesinden ulaşılabilir) çerçevesinde "Komşuluk kavramı queer düşünce’ye ne katabilir?" başlıklı bir okuma yaptı. 2 Kasım Perşembe günü saat 19.15-21.15 saatleri arasında gerçekleşecek buluşma da bu okumada başlayan tartışmalara devam etmeyi amaçlıyoruz.

İlk tartışmanın katılımcılarının önerileri doğrultusunda seçilen ek okumalar ile ilk buluşmada açılan tartışmalara devam edecek olan "komşuluk kavramı queer düşünce'ye ne katabilir?" okumasının ikinci ayağı Evren Savcı'nın moderatörlüğünde gerçekleşecek.

Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için e-posta atılması gerekmektedir. Kayıt yaptıranlara metinler PDF olarak yollanacaktır.

*Metinler İngilizce’dir. Etkinlik dili Türkçe olacaktır.

- “Introduction” (pages 1-20) from Animacies by Mel Chen
- “Righting Wrongs” by Gayatri Chakravorty Spivak
- “Queer Feelings” from The Cultural Politics of Emotion by Sara Ahmed (pages 2-25)
- “A Thousand Tiny Sexes: Feminism and Rhizomatics” article by Elizabeth Grosz

9 Kasım Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

3 Ekim Programı

Şehrin Hayvanları: Komşu mu, Aile Ferdi mi, Geçmişin Kalıntısı mı?

Sohbet
Katılımcı: Sezai Ozan Zeybek
03/10/2017, 18.30-20.30, Pera Müzesi Oditoryum
Etkinlik dili Türkçedir.

Yaşadığımız mekânın tam anlamıyla sahibi değiliz, başka canlılarla paylaşıyoruz: köpeklerle, ağaçlarla, böceklerle, mantarlarla... Hasbelkader bir yerde buluşmuşuz. Kendi hızlarımızla ve kendi zamanımızda başka yönlere savruluyoruz. Toplum dediğimiz, yaşamın işte bu farklı hâllerinin (insanı aşan) bir toplamı. Oldukça zengin ve sürekli değişiyor. Bu konuşmada, bilhassa köpeklerden yola çıkılarak 19. yüzyıldan itibaren insanların diğer canlılarla kurduğu ilişkilerin nasıl değiştiği ele alınıyor. Birkaç kırılma noktası üzerinden İstanbul'un sokak köpeklerinin aile ferdi, mahalle sakini yahut modernleşememiş şehrin artığı sayılmalarının hikâyesi takip ediliyor. Amaç, toplum kavramını insanlarla sınırlı olmayacak şekilde yeniden tarif etmek. Bu maksatla şehrin nasıl paylaşıldığı ve nasıl değiştiğine, komşuluğun ne anlama gelebileceğine dair insan-ötesi bir yaklaşım takip ediliyor.

Dr. Sezai Ozan Zeybek, coğrafyacı. Postkolonyal çalışmalar ışığında önem arz etmediği düşünülen failleri, üretken olmayan zamanları ve kıyıda kalmış mekânları tahlil ediyor. Köpeklerin, bebeklerin ya da mahalle kahvesinde gün deviren adamların hikâyelerine bakıyor. Bu esnada zaman-mekân kurgularını, kapitalizmi sorguluyor. Şu aralar ekoloji ve bilhassa hayvancılık meseleleri üstüne düşünüyor-yazıyor. Bir yandan militarizmle, erkeklik kurgularıyla uğraşıyor. Akademik olmayan ve gündem dışı yazılarını koyduğu bir blogu var.

http://ozanoyunbozan.blogspot.com/

21 Eylül Programı

Kolektif Çukurcuma

Okuma grubu ve Bilgelik Evi sergisi
21/09/2017 ­­| 28/09/2017 | 05/10/2017 | 12/10/2017 | 19/10/2017 | 26/10/2017 | 02/11/2017 | 09/11/2017
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Bazı etkinlikler Türkçe, bazılarıysa İngilizce olacaktır.
Haftalık programlar web sitesinde yayımlanacaktır.

Kolektif Çukurcuma Okuma Grubu, 15. İstanbul Bienali'nin başlığı iyi bir komşu'dan ilham alarak "Nasıl bir araya geliriz?/Nasıl ayrı düşeriz?" başlığı altında her hafta okuma tartışma toplantıları ve etkinlikler düzenleyecek. Sanatçı, akademisyen ve küratörlerin de davetli konuşmacı olarak katılacağı bu toplantılar, İKSV Nejat Eczacıbaşı binasında, Kolektif Çukurcuma'nın ilk defa Nisan 2017'de Dzialdov ve Stadt-Bibliothek Else-Ury'de (Berlin) açtığı ve 38 sanatçı ve araştırmacının işlerini içeren sergi/kütüphane Bilgelik Evi'nde gerçekleşecek. 8. yüzyılın başlarında Bağdat şehrinde kurulan Bayt-al Hikma’dan [Bilgelik Evi] ilham alan sergi/kütüphane, izleyicileri kitap ve kütüphanelerin politik gücünü yeniden düşünmeye davet ediyor.

Okuma grubu buluşmaları bienal süresince Perşembe günleri saat 19.00-21.00 arasında gerçekleşecektir. Katılım herkese açıktır; ancak mekân kapasitesi sınırlı olduğu için collectivecukurcuma@gmail.com'a kayıt için email atılması gerekmektedir. Bilgelik Evi sergisi bienal boyunca İKSV Nejat Eczacıbaşı binası giriş katında Salı-Cuma arası her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.

Kolektif Çukurcuma, 2015 yılında Naz Cuguoğlu ve Mine Kaplangı tarafından İstanbul’da kurulan ve 2017'de Serhat Cacekli'nin katıldığı kâr amacı gütmeyen bir inisiyatiftir. İnisiyatif ana olarak (Gökcan Demirkazık ile beraber) düzenlediği okuma grubu buluşmaları ve uluslararası işbirliği sergi projeleri ile kolektif düşünme ve üretme yöntemleri üzerine odaklanır ve küratöryel ve editoryal projeleri ile kitapların ve kütüphanelerin gücüne dair sorgulamalarda bulunur.

Gökcan Demirkazık İstanbul'da yaşayan küratör ve yazar.

21 Ekim Programı

Gerçek Süperkahramanlar

Çocuklar için animasyon ve karakter tasarımı atölyesi
14/10/2017 | 15/10/2017 | 21/10/2017 | 22/10/2017, 13.00-17.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi

Eğitimciler: Manar Zind Alhadid (görsel sanatçı), Aras Ali (yönetmen), Farah Barisly (görsel sanatçı), Ammar Khattab (illüstratör), Ayham Mallisho (fotoğrafçı)
Hamisch (İstanbul Suriye Kültür Evi) ve Goethe-Institut İstanbul’un işbirliği, Yuva Derneği'nin desteği ve Uçan Kütüphane Projesi kapsamında gerçekleşmektedir.
Türkçe-Arapça ardıl çeviri desteği ile sunulacaktır.

Sığınak süper kahramanların mekanı olsa ne olurdu? Barınakta yaşayan bir süper kahraman düşünebiliyor musunuz? Bu atölyeye katılan bütün çocuklar kendi özel süper kahramanlarını çizecekler. Karakterler daha sonra eğitmenler tarafında çocuklara 1:1 oranlanarak yeniden çizilecek ve aynı ölçekte basılacak. Baskısı alınmış karakterler model göçmen çadırlarına yerleştirilerek sergilenecek. Amaç, bir yere ait olamama hissini göstermek. Atölye, daha sonra kısa bir belgesele dönüşmesi amacıyla filme alınacak.

22 Ekim Programı

Gerçek Süperkahramanlar

Çocuklar için animasyon ve karakter tasarımı atölyesi
14/10/2017 | 15/10/2017 | 21/10/2017 | 22/10/2017, 13.00-17.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi

Eğitimciler: Manar Zind Alhadid (görsel sanatçı), Aras Ali (yönetmen), Farah Barisly (görsel sanatçı), Ammar Khattab (illüstratör), Ayham Mallisho (fotoğrafçı)
Hamisch (İstanbul Suriye Kültür Evi) ve Goethe-Institut İstanbul’un işbirliği, Yuva Derneği'nin desteği ve Uçan Kütüphane Projesi kapsamında gerçekleşmektedir.
Türkçe-Arapça ardıl çeviri desteği ile sunulacaktır.

Sığınak süper kahramanların mekanı olsa ne olurdu? Barınakta yaşayan bir süper kahraman düşünebiliyor musunuz? Bu atölyeye katılan bütün çocuklar kendi özel süper kahramanlarını çizecekler. Karakterler daha sonra eğitmenler tarafında çocuklara 1:1 oranlanarak yeniden çizilecek ve aynı ölçekte basılacak. Baskısı alınmış karakterler model göçmen çadırlarına yerleştirilerek sergilenecek. Amaç, bir yere ait olamama hissini göstermek. Atölye, daha sonra kısa bir belgesele dönüşmesi amacıyla filme alınacak.

14 Ekim Programı

Gerçek Süperkahramanlar

Çocuklar için animasyon ve karakter tasarımı atölyesi
14/10/2017 | 15/10/2017 | 21/10/2017 | 22/10/2017, 13.00-17.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi

Eğitimciler: Manar Zind Alhadid (görsel sanatçı), Aras Ali (yönetmen), Farah Barisly (görsel sanatçı), Ammar Khattab (illüstratör), Ayham Mallisho (fotoğrafçı)
Hamisch (İstanbul Suriye Kültür Evi) ve Goethe-Institut İstanbul’un işbirliği, Yuva Derneği'nin desteği ve Uçan Kütüphane Projesi kapsamında gerçekleşmektedir.
Türkçe-Arapça ardıl çeviri desteği ile sunulacaktır.

Sığınak süper kahramanların mekanı olsa ne olurdu? Barınakta yaşayan bir süper kahraman düşünebiliyor musunuz? Bu atölyeye katılan bütün çocuklar kendi özel süper kahramanlarını çizecekler. Karakterler daha sonra eğitmenler tarafında çocuklara 1:1 oranlanarak yeniden çizilecek ve aynı ölçekte basılacak. Baskısı alınmış karakterler model göçmen çadırlarına yerleştirilerek sergilenecek. Amaç, bir yere ait olamama hissini göstermek. Atölye, daha sonra kısa bir belgesele dönüşmesi amacıyla filme alınacak.

15 Ekim Programı

Gerçek Süperkahramanlar

Çocuklar için animasyon ve karakter tasarımı atölyesi
14/10/2017 | 15/10/2017 | 21/10/2017 | 22/10/2017, 13.00-17.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi

Eğitimciler: Manar Zind Alhadid (görsel sanatçı), Aras Ali (yönetmen), Farah Barisly (görsel sanatçı), Ammar Khattab (illüstratör), Ayham Mallisho (fotoğrafçı)
Hamisch (İstanbul Suriye Kültür Evi) ve Goethe-Institut İstanbul’un işbirliği, Yuva Derneği'nin desteği ve Uçan Kütüphane Projesi kapsamında gerçekleşmektedir.
Türkçe-Arapça ardıl çeviri desteği ile sunulacaktır.

Sığınak süper kahramanların mekanı olsa ne olurdu? Barınakta yaşayan bir süper kahraman düşünebiliyor musunuz? Bu atölyeye katılan bütün çocuklar kendi özel süper kahramanlarını çizecekler. Karakterler daha sonra eğitmenler tarafında çocuklara 1:1 oranlanarak yeniden çizilecek ve aynı ölçekte basılacak. Baskısı alınmış karakterler model göçmen çadırlarına yerleştirilerek sergilenecek. Amaç, bir yere ait olamama hissini göstermek. Atölye, daha sonra kısa bir belgesele dönüşmesi amacıyla filme alınacak.

13 Ekim Programı

Komşu Tarifler

Yemek atölyesi ve panel
Yürütücü: Ezgi Tuncer
 13/10/2017, 15.00-19.00, Studio-X Istanbul
 
15.00-16.00
Panel: Yemek, Kimlik,  Sınırlar
Uğur Tanyeli, Tayfun Gürkaş

16.00-17.00
Komşu Tarifler Yemek  Performansı
Kerem  Küçükkınacı, Mohammed Orwani

17.30-18.30
Panel: Yemek,  Kent, Aktörler
Aslıhan Demirtaş, Aycan  Tüylüoğlu, Meltem Türköz

Kayıt için buraya tıklayın.

Yemek, maddi bir kültür nesnesi olarak, politik kimliğin üretilmesini ve sürdürülmesini sağlamanın en verimli araçlarından biri olduğu için, çoğu zaman belirli bir kimlik üzerinden tariflenerek bir yere sabitlenir. Dahası, ulusları yücelten ve vurgulayan vatansever söylemlerin göstergeleri olarak devletler tarafından temellük edilirler. Ne var ki, ne yerel ne ulusal olan, tersine varoluşsal olarak göçebe olan yemeğin vatanı yoktur; farklı kültürel alışkanlıklar, teknikler ve malzemelerle, her bir lokasyonda tikel olarak yeniden üretilir. Bu nedenle, sınırlara karşı bir tutum olarak, farklı kültürel coğrafyalardan gelen şefler bir mutfak mekanında, geçişli kültürlerin ortak yemeklerini yeniden üretmek üzere buluşacaklar. Bu performans, bölünme, çatışma ve savaş yerine ortaklıklara ve yemek kültürünün hareketliliğine vurgu yapmayı amaçlıyor.

Sesime Ses Ver: İstanbul’un Müzisyenleri

Müzik atölyesi
22/10/2017, 16.00-20.00, Salon İKSV
Atölye Yürütücüsü: Evrim Hikmet Öğüt
Türkçe-Arapça ardıl çeviri desteği sunulacaktır.

İstanbul, her birimizin başka bir köşesinde birbirimizden yalıtılmış biçimde yaşadığımız, kendimizi dar bir şimdiki zamana sıkışmış hissettiğimiz koca bir kent. Bizler, İstanbullu müzisyenler olarak, bu mekânsal ve zamansal sıkışmışlığı birbirimizle tanışarak, dayanışarak, sesimize ses vererek aşabilir miyiz? Benzer ve farklı deneyimlerimizi yeni, yaratıcı ürünlere dönüştürebilir miyiz?

“Sesime Ses Ver”, tüm İstanbullu müzisyenlere açık bir atölye çalışması. Bu atölye, göçmen müzisyenlerle kentin yerleşik müzisyenleri arasında olası müzikal işbirlikleri, geçici/kalıcı projeler ve kalıcı dostluklar inşa etme imkanı verecek bir dayanışma ağı kurmayı amaçlıyor. Tanışma, deneyimler, ihtiyaçlar üzerine sohbetimiz, doğaçlama olarak birlikte müzik yapacağımız jam session ile devam edecek.

14 Eylül Programı

Sanatçı Konuşması: Fred Wilson

14/09/2017, 17.00-19.00, Pera Müzesi Oditoryum
Etkinlik dili İngilizcedir.
Simültane çeviri desteği sunulacaktır.

4 Kasım Programı

Bir mahalle nasıl adil olur?

Jeanne van Heeswijk ile söyleşi
04/11/2017, 16.00-18.00
Nejat Eczacıbaşı Binası, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, giriş galerisi
Etkinlik dili İngilizcedir.

Mahalle, toplulukların ihtiyaçlarını görünür hâle getirip somutlaştırarak yeni sosyal, politik ve ekonomik ilişkileri anlamamıza ve yaratmamıza olanak tanıyan bir ölçektir. Topluluklarımız nelere ihtiyaç duyar ve her birimizinin ne gibi katkıları olabilir? Süratle değişen, dönüşen kentlerde mahalleyi adil bir hâle getirecek şey nedir ve adaletli komşular olabilmemiz için neler yapabiliriz?

Jeanne van Heeswijk, “yereli radikalleştirmek” şiarıyla dinamik ve çeşitlilik barındıran kamusal alanların yaratımını destekleyen bir sanatçıdır. Sanatçının uzun sürelere yayılan, topluklarla birlikte geliştirdiği projeleri, kendi geleceklerini tayin etmelerine zemin hazırlamak amacıyla performatif eylemleri, tartışmaları ve diğer örgütlenme ve pedagoji biçimlerini bir araya getirerek sanatın özerkliğini sorgular. İşleri, sayısız kitap ve yayında, aynı zamanda Liverpool, Şangay ve Venedik gibi tanınan bienallerde yer almıştır. 2014-2015 yıllarında Sanat ve Aktivizm dalındaki Keith Haring Bursu ile Bard College’da dersler vermiş, 2012’de Sosyal Tasarımın Öncüleri için Curry Stone Ödülü’nü almış ve 2011’de Sanat ve Sosyal Değişim için Leonore Annenberg Ödülü’ne layık görülmüştür. Rotterdam ve Philadelphia’da yaşamakta ve çalışmaktadır.